Lütfen bekleyin..


Ahmed Said Şirvan

‘Halkın İradesi’ Kaçıyor mu?

23 Mayıs 2016, 14:54 - Okunma: 2592

Milletvekili dokunmazlıkları kaldırıldı. Yeni bir süreç başladı. Bu aşamadan sonra, daha önce bu dokunmazlık zırhı altında ‘birçok iş çevirenler’ artık daha temkinli hareket zorunda kalacaklar. Çünkü dokunmazlık zırhı, adeta aleni suç işleme ayrıcalığı tanımıştı birilerine. Milletin vekili olması gerekenlerin, bir örgütün basın sözcüsü gibi hareket etmeleri ve yapıp söyledikleri her sözlerinin verilen emir çerçevesinde yaptıkları artık herkesçe bilinmektedir.

Bu dokunmazlık zırhı ile neler yapılmadı ki? 6-7 Vahşet kalkışmasında, insanları bu vahşeti sergilemeye çağıran mahlûkat bu zırha güveniyordu. 50’den fazla insanın ölümüne sebebiyet veren bu azmettirici, bu zırhın güvencesiyle, halen hakkında bir soruşturma dahi açılmamıştır. Ve aynı kişi halkı defalarca isyana, kan dökmeye, kargaşa çıkarmaya davet etti. Ve yaptığı bu davetlerin tamamı da normal bir ‘kanun ülkesinde’ (Hukuk ülkesinde aynı anda savcılar bu cürümünün büyüklüğü karşısında yakasına yapışırlardı) dahi karşılıksız kalmaz, mahkeme önüne çıkarılırdı. Ama bütün bu yaptıkları yanına halen kar kalmaya devam etmektedir.

Başka birisi, yine bu dokunmazlık zırhı ile silah kaçakçılığı marifetiyle, şehirlerin içine silah taşımaya devam etti. Hatta bu işi o kadar pervasızca ve arsızca yapıyordu ki, mobese kameralarındaki görüntüleri televizyonlara dahi yansıdı. Getirilen bu silahlarla sokaklar, mahalleler, ilçeler ve şehirler harabeye çevrildi. Onlarca güvenlik görevlisinin ölümüne, yaralanmasına ve kalıcı bir şekilde sakatlanmasına sebebiyet verildi. On binlerce insanın kendi evini, barkını terk ederek kendi memleketinde mülteci durumuna düşmesine sebebiyet verildi.

Bir diğeri, sırtımızı YPG, YPJ’ye dayıyoruz. Bu şahıs ta, bu dokunmazlık zırhının korumasıyla, her gün yeni bir tehdit açıklaması yapma cesaretini gösteriyordu. Kendisi bir Türk solu anarşisti olmasına karşılık, Kürt gençlerini dağlara çıkmaya çağırıyordu. Her kamera karşısına geçtiğinde, adeta gençleri aşağılarcasına, ‘daha ne duruyorsunuz, çabuk dağa çıkın’ manasına gelecek şekilde insanları gaza getirmeye devam ediyordu. YPG’nin açık vahşetleri Kobani’de görülüyorken, sırtını onlara dayayarak, zamanı geldiğinde aynı vahşetleri buralarda uygulamaya başlayacağız demeye getirmiyor muydu? 6-7 Ekim vahşet kalkışması bunun açık ilk provası değil miydi?

Başka bir dağ kaçkını, bütün köy korucularını açıkça tehdit ederek, ‘bu keleşleri size çevirmesini biliriz, hepinizi buradan süreriz’ şeklinde parti politikalarını net bir şekilde dile getirdi.  Zaten kendilerinden emir aldıkları komünist örgütün, bu güne kadar Kürtler hakkında uygulaya geldiği, toptan yok etme, sindirme, eğer hala boyun eğmiyorsa, buralardan sürme açık politikasının bir neticesi değil mi? Bunun gibi daha sayılabilecek yüzlerce demeç, eylem, tehdit, sokağa çağırma, kışkırtma sıralanabilir. Bütün bunların bu pişkinlikte ve pervasızlıkta yapılmasının en önemli sebebi de dokunmazlık zırhıdır.

İşte şimdi bu dokunmazlıklar kaldırıldı. Daha dokunmazlıklar kaldırılmadan birileri kaçmaya başladı. Daha önce her zeminde, ‘halkın iradesi’ tafralarına şahit olmuştuk. Halkın iradesi her ne olursa olsun halkla beraber kalmalı değil mi? Bu kaçış niye ve irade kaçınca halkta beraber gider mi? Dar günde- rahat günde beraber kalmamamız gerekmiyor muydu? Mücadeleyse beraber mücadele, rantsa beraber rantı paylaşmayacak mıydık? Kandırarak hendeklerin arkasına sürdüğünüz gençlerin hayalleri ne olacak? Hendeklere gömülen binlerce gencin kanının sorumluları hesap vermeyecek mi?

Halktan aldıkları oyla elde ettikleri dokunmazlık zırhı ile komünist bir örgütün basın sözcüsü şeklinde politika yaptıkları zannedenlerin bir kez daha durumlarını gözden geçirmeleri gerekmektedir. Halkın sosyal, ekonomik, eğitim vb kronikleşmiş sorunlarını mı konuşacaklar, yoksa kandilden gönderilen basın açıklamalarını okumak zorunda mı kalacaklar? Hep beraber göreceğiz. Ama daha önce yaptıklarının hesabını halka izah etmeli ve daha sonra mahkemede aklanmalıdırlar.

Özellikle Yasin Börü ve arkadaşlarının hunharca şehit edildiği, 6-7 Ekim vahşet kalkışmasında, emri veren azmettiricilerin, mahkeme önüne çıkarılması ve sebebiyet verdikleri ölümlerden, talanlardan, hırsızlıklardan ve kargaşalıklardan hesap vermesi sağlanmalıdır.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=