Lütfen bekleyin..


Cuma Obuz

Çağımızın Nemrutları ve Tanrılık İddiası

19 Ağustos 2016, 11:15 - Okunma: 2537

Bu dünyaya büyük bir imtihanın yolcusu ve yeryüzünü inşa etmekle memur bir halife olarak gönderilen insanın, tanrılaşma isteğinin serüveni çok eskilere dayanır.

Daha ilk insan topluluklarından bu yana insanoğlu, en büyük imtihanını tanrılaşma isteği üzerinden verdi. Tanrılaşma isteğini, insanın her şeye hükmetme tutkusu ve hakikatin ölçüsünün kendisi olduğunu iddia etmesi anlamında kullanıyorum.

İnsanoğlu, durması gereken yeri bilmezse haddi aşar, haddi aşarsa da fıtratına ihanet etmiş olur. Fıtrata ihanet ise en basit anlamıyla zulümdür.

Tarih boyunca insanlığa zulmetmiş olan zalimlerin ana tavrı da budur. Haddi aşmak ve bunun sonunda açılan yolun on perdesi olan tanrılaşma isteği. Tıpkı Nemrut gibi...

Nemrut, Kur'an'ın anlattığı bir zalim prototipidir. Nemrut'un İbrahim ile girdiği diyalogları mercek altına aldığımızda çok iddialı bir tanrılık taslama tavrını görebiliriz. Bu tüm zalimlerin ortak özelliğidir. Nemrut'un tanrılık iddiası yaratıcı olma iddiası değildir. Onun iddiası hükmetme ve herşeyi kontrolü altında tutma iddiasıdır. Öyleki Nemrut'un bu tavrı şu ayetlerde açıkça görülmektedir.

Sırf Allah kendisine hükümranlık verdi diye Rabbi hakkında İbrahim'le tartışan kimseye baksana! O zaman İbrahim demişti ki: "Benim Rabbim hayat veren ve öldürendir". O cevap verdi: "Ben de hayat verir ve öldürürüm." İbrahim: "Allah güneşi doğudan getirir, hadi sen de onu batıdan getir!" demişti de küfre gömülen herif donakalmıştı: Evet, Allah zulme gömülmüş bir topluma asla rehberliğini bahşetmez. (Bakara Suresi 258)

Şimdilerde etrafımızda sıkça gördüğümüz bazı tipler ise Nemrut'un bu tavrının devam ettiricileri konumdalar. Fakat bu kez kullanılan araç ise "din..."

İnsanları köleleştirmek, tüm emirlerini sorgusuz uygulatmak hatta insanların en özel durumlarına bile yön vermek gibi tabiri caizse hastalık derecesinde bir istek... İşte bunun adı "tanrılık taslamak." Bu tipleri bir devletin başında halkına zulmederken de görebilmek mümkün -Beşar Esad gibi- , bir cemaatin veya tarikatın başında kitleleri uyutup onları kendi emelleri için kullanırken de görmek mümkün -Fethullah Gülen gibi-

Bu insanların temel hastalığı, her şeye hükmetme tutkusu. Hükümdar olarak kalma veya insanların sürekli olarak övgülerine muhatap olma tutkusu... Tanrısal özelliklerin kendisinde olduğunu iddia edemeseler de bu zevattan olan insanlar, inandıkları ilahlarından rol çalmaya çalışırlar. İstediğim gibi öldürürüm, istediğim gibi yaşatırım, istediğim gibi kitleleri dizayn ederim, ben istersem kaos olur, istersem düzen olur gibi cümleleri bu insanların karakterlerinde bulabilirsiniz.

Peki, neden bir insan tanrı olmak ister?

Çünkü tanrı olmak ya da tanrının gücüne sahip olmak, insanın işine gelir. Hakikatin belirleyicisi olmak insanın nefsini okşar. İnsanların bir kısmı tarafından sevilmek, bir kısmı tarafından korkulmak daima heva ve hevesler için yol açar.

Dahası tanrılık iddiası insanı insan olmaktan çıkarır ve aklını kullanmayan kitlelerin karşısında yüce bir varlık haline getirirken, hakikatin karşısında ise hayvandan daha aşağı bir konuma iter.

Tanrı olma tutkusuna bürünen insanlık garibelerinin özelliklerini ise bir sonraki yazımıza bırakalım...

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=