Lütfen bekleyin..


Ahmed Said Şirvan

‘Piyonların’ Ömrü

09 Eylül 2016, 18:00 - Okunma: 2298

Satranç oyununu bilenler, piyonun bu oyunda ne tür görevleri olduğunu bilir. Oyun kurmak ve kazanmak için hamleler yapılır, bu hamlelerde esas taşları korumak ve hamle kabiliyetlerini artırmak için piyonlardan istifade edilir. Hatta üzerinden hamle yapılacak piyon, bazen bir vezir kadar oyuna dâhil edilir, işi bittiği anda karşı tarafa yem olarak verilir. Ama vezir gibi asli taşlarla, oyun sonuna kadar sürdürülür. Oyunun başlarında çokça gözde olan piyonlar, daha oyunun başlarında asli taşların önünü açmak için neredeyse tamamının feda edildiği de görülür.

Suriye kaosuna dâhil olan asli oyuncular da, kendilerine alan açmak ve hamle kabiliyetlerini artırmak için piyonlarını devreye soktuklarını görüyoruz. Devreye konulan piyonlarda satranç oyunundaki ilk hamlelerde olduğu gibi bütün yükün/savaşın kendi sırtlarında yürüdüğünü düşünüyorlar. Büyük bir hırsla kendilerine verilen emirleri yerine getirmeye çalışıyorlar. Kendilerine verilen ‘piyonluk’ görevini öyle büyük bir heyecanla yerine getiriyorlar ki, bazen oyun kurucu oldukları zehabına bile kapılıyorlar.

              Esed rejimi, Suriye’de olayların başladığı güne kadar da, Kürtlere hiçbir hak tanımamış zalim ve gasıp bir diktatörlüktür. Suriye’de olaylar başladıktan sonra, Kürtleri kontrol altında tutmak ve kendi gasıp rejimine karşı çıkmamaları için, kendisi gibi sosyalist düşüncede olan ama o güne kadar bölgede hiçbir varlık göstermemiş olan PYD’yi silahlandırarak Kürtlerin üzerine sürdü. Dindar ve çoğunluğu Barzani çizgisinde bir dünya görüşüne sahip olan Kürtler adeta cendereye alındı.

Suriye’de muhalif olanların tamamı Esed rejimi ile mücadeleye girişirken ve ağır bedeller öderken, PYD ise Esed’ten aldığı silahlarla Kürtler arasında silahlı eylemlere başladı. Esed’in silahlı askerleri olarak Kürt bölgesini Esed adına kontrol etmeye başladı. PYD kendi sosyalist ideolojisine karşı çıkan ve emirlerini harfiyen yerine getirmeyen Kürtleri bir bir öldürmeye, mallarına el koymaya, oğullarını ve kızlarını silâhaltına almaya başladı. Bu zulmü kabul etmeyen mazlum Kürtler Türkiye’ye ve Kuzey Irak’a on binler halinde göç etmeye başladılar.

Ne gariptir ki evlerini, yurtlarını terk ederek mülteci durumuna düşürülen Kürtlerin tamamı, Esed rejiminin zulmünden değil, PYD’nin sosyalizminin zulmünden, katliamından, talanından ve insanlık dışı uygulamalarından kaçmak zorunda kalmışlardır. Kaçabilenlerin mülteci olarak Türkiye’de ve Kuzey Irak’ta karşılaştıkları olumsuzlukları hepimiz görüyoruz. Esas kaçamayacak fırsatı ve zemini bulamayan Kürtlerin PYD’nin elinden çektiklerini zaman zaman basına yansıyan insanlık dışı uygulamalarıyla haberdar oluyoruz.

Şu anda Kuzey Kore modelinden de daha aşağılık bir uygulamayı Suriye’de Kürt beldelerinde ve köylerinde uygulama koymuş bulunmaktadır. Bu uygulamalarıyla; namus kavramının tarumar edilmesinden tutun da, başörtüsü yasaklamalarına kadar, dini vecibelerin yasaklamasından mecburi hale getirilen komünal hayat iğrençliklerine kadar, daha sayılamayacak kadar insanlık dışı uygulamaları dindar Kürtlere dayatmaktadırlar. 

PYD’nin bu tahripkâr ve kendi halkına düşman emellerini fark eden diğer büyük oyuncular, sırayla onları kullanmaya başladılar. Zaten Esed verdiği silahlarla ve maaşlarla Kürt bölgesinde kendi tetikçiliğini yaptırmaktaydı. PYD’nin bu kullanışlığını gören ABD direk olarak onlarla irtibata geçerek yeni silahlar, lojistik destek ve uluslar arası kamuoyu desteği sağlamaya başladı. Biri emperyalist/kapitalist sistemin babası, diğeri komünizmin cüce yavrusu ama kısa sürede birbirlerine o kadar uyum sağladılar ki diğer batılı barbarları kıskandırdılar.

Buna uyumdan ziyade, emperyalist babanın verdiği emirleri, paraları ve silahları kayıtsız şartsız kabul etmek zorunda olan komünist cüce çocuğun çok kullanışlı bir piyon olmasıdır. Amerika o kadar onları pohpohladı ki bunlar benim Suriye’deki ‘kara gücümdür’ demeye başladı. PYD’de aldığı paralar, silahlarla kulaklarına üflenen direktifleri harfiyen yerine getirmekten başka seçeneği kalmadı. Birliktelikleri o kadar ileri gitti ki, PYD’yi eğiten Amerikan subaylarının kollarında ‘kızıl yıldız’ armaları pervasızca basına servis edildi. Tabi bu arada ABD’nin verdiği bütün emirler de büyük bir hırsla yerine getirildi.

Bu kullanışlı piyonun marifetlerini (!?) fark eden Rusya’da Esed rejimi üzerinden onları kullanmaya başladı. Zaten kullanılmaya hazır halde bekleyen PYD, Rusya’dan gelen emirleri de uygulamaktan hiçbir beis görmedi. Çünkü kendisinin bir iradesi yoktu. Zaten satrançtaki asli taşların oyunlarının daha rahat oluşturulması için piyonların önceden sahaya sürülmesi, onların üzerinden hamlelerin gerçekleştirilmesi ve işleri bittiğinde yem olarak verilmesi gerektiğini söylemiştik.

Yoksa Esed, Amerika ve Rusya hepsi arkasına bir sürü devlet takmış güya birbirleriyle mücadele ediyorlar, ama hepsinin ortak noktası PYD’yi silah ve para olarak desteklemeleri ve amaçları doğrultusunda bir piyon olarak kullanmalarıdır. Peki, bu piyonun ömrü ne kadardır? Bu piyonun ömrü satrançtaki asli taşların oyununun kurulmasına kadardır.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=