Lütfen bekleyin..


Muhammed Veysi Günay

Geleceğimizi Bekleyen Tehlike “Uyuşturucu”

21 Aralık 2016, 13:57 - Okunma: 2843

      Eskiden kuytu ve harabe kullanılmayan yerlerde gizli bir şekilde içilen ve alınıp satılan uyuşturucu maddeler şuan sokaklarda ve okul önlerinde göz göre göre satılabiliyor! Genelde tüm yurtta özelde de batman’da bu tür maddelere ulaşılmanın kolaylığı bizleri tedirgin etmektedir. İnanın geleceğimiz olan çocuklarımızı gönül rahatlığıyla bırakın sokağa salmayı, okullara bile endişeli bir şekilde göndermekteyiz. Bugün hemen her okul köşesinde bir zehir tacircisiyle karşılaşmak mümkün. Çocuklarımızı zehirleyen bu zehir tacirlerine bir yaptırım uygulanmadığında madde kullananların sayısının her geçen gün daha da artacağı ve sonucun daha vahim hale geleceği bir gerçek.

      Gözleri dönmüş bu adamlar, para kazanmak için insanları zehirlemekten hiç çekinmiyorlar. İstatistik verileri olayın vahametini ortaya koyuyor. BM 2016 uyuşturucu raporu 26 Haziranda yayımlandı. Dünya geneli uyuşturucu bağımlılarının sayısının 29 milyona ulaştığını açıkladı. Rapora göre, yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 5’i, bir başka deyişle 15-64 yaşları arasında yaklaşık 250 milyon kişinin 2014 yılında en az bir uyuşturucu madde kullandığı görülüyor. Madde kullanım bozukluğu olan kişilerin sayısı altı yıldan beri ilk defa artarak 27 milyondan 29 milyona ulaşmış bulunuyor. Yine rapora göre, 29 milyon kişi arasından yüzde 14’ü HIV’li olmak üzere, yaklaşık 12 milyon kişi damar içi uyuşturucu kullanıyor. Madde kullanım bozukluğu olan her 6 kişiden ancak 1’i tedavi oluyor. Raporun bir başka dikkat çekilen konusu ise son yılar sentetik uyuşturucuların yaygınlaşması. 2014 yılında 170 tondan fazla amfetamin ele geçirildi.

      Türkiye'de ise son 5 yılda ele geçirilen esrar miktarı yüzde 249 oranında yükselmiş. Bu artış uyuşturucu tehdidinin ne boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor. Uyuşturucuya başlama yaşı 13 ‘lere kadar gerilerken, en yüksek 65 yaş olarak belirlenmiş. İşin ilginci ise Uyuşturucu maddeyi ilk kez kullanma yaşı ortalaması 13,88 olarak hesaplanmış. Türkiye İstatistik Kurumundan alınan verilere göre; Türkiye'de 15-64 yaş grubu nüfusta herhangi bir yasadışı bağımlılık yapıcı maddenin en az bir kere denenme oranı yüzde 2,7 olarak hesaplanmış. Bu oran erkeklerde yüzde 3,1 ve kadınlarda ise yüzde 2,2 ‘imiş.. Madde kullanım yaygınlığının 15-34 yaş grubu genç yetişkinlerde, genel nüfusa göre daha yüksek olduğu tespit edilmiş.

      Şimdi dünya genelinde yer yıl yüksek artışlar gösteren madde kullanım oranı bir çok Avrupa ülkesinde serbest olduğu halde artarken ülkemizde yasalarla kısıtlanmasına rağmen neden bu kadar artış göstermektedir? Bu sorunun en net cevabı gereken hassasiyetlerin oluşturulmamasıdır. Toplumu bilgilendirme ve topluma dikkat çekmelerin yeterli seviyelerde olamamasıdır. Sadece bunlar mı tabi ki de hayır. Evet belki uyuşturucuyla mücadelede ailelere de görevler düşüyor lakin en büyük görev polis ve yetkili mercilerde. Uyuşturucu bağımlısı olan gençlerimize sahip çıkarak, topluma kazandırılması için seferber olunmalı. Bu illetten kurtarmanın yolları aranmalıdır. Belediye ve Valiliğin oluşturacağı rehabilitasyon merkezleri kurularak, tedavi merkezleri açılmalı; hatta eğer kolluk bu konuda zayıf kalıyorsa, Belediyelerin “halk evleri” bunların tedavileri için çok uygun. Uzman ve terapistlerin buralarda verecekleri eğitici seanslarla bu gençler tedavi edilebilir. Bu arada “Halk evleri” demişken sayın Kayyımımıza da buradan çağrı yapalım. Halk evleri bu gençleri topluma kazandırmak için değerlendirilebilir. 
    Bağımlıların bir anlık zevk ve huşu veren bu illetten kurtulması için manevi yönlerinin güçlendirilip, uzmanlar tarafından tedavi edilmeleri; Bunlar için çözüm yolları bulmak için seferber olmak her şeyden önce vicdani ve insani bir görevdir. Dinimiz, insanlara zararlı olan her şeyi yasaklamıştır. Zaten bir insanı zehirlemek, bütün insanları zehirlemek gibidir. Bu zehre müptela olanlar, namaz ve zikirle maneviyatlarının güçlendirilmesi ya da Osmanlıda bazı psikolojik hastalıklar için sakin ve sessiz bir ortamda sadece şırıltılı su sesi dinletilerek tedavi ettikleri bilinen bir gerçektir. O halde ‘insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır’ hadisi şerifini hatırlatarak bu insanlara kucak açmalıyız. Empati kurularak- Allah muhafaza- yarın kendi çocuklarımıza sıçramadan halk bilinçlendirilmeli. Bu sorunla mücadelede Kolluğun ihmalkar davranmayarak işin üstesine gitmesi, bu gençlerin topluma kazandırılması, toplumun huzurunu sağlayarak yeni “zehirzede” lerin önüne geçecektir.
Selam ve Dua ile…

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=