Lütfen bekleyin..


Abdurrezzak ÇELİK

Kudüs’te Zafer Nidaları

02 Ağustos 2017, 22:02 - Okunma: 2586

Yeni güne uyanıyordu Müslümanlar. Yeni ama alışık olmadığı yeni bir güne kapı aralıyordu. Genelde hakir görülen-görünen İslâm Dünyası, bu gün farklı bir profil seçiyordu kendine, eski izzeti istercesine... Zulme sessiz kaldığı günlere inat bu gün bir farklı. Onun bu farklılığına Cuma günü minberde imam efendinin söz verdirterek haykırılan izzet naraları mıydı? Yoksa her evde süt emen bebelerin sütü, elleri tersiyle itmeleri ve dile gelerek Kudüs’e niye sahip çıkıyorsunuz ikazı mıydı? Bilinmez ama, nemelazımcılık bu gün kepenk açmamış, görünmüyordu ortalıkta.

          Bu günün tuhaflığı, başta; taş üstünde taş kalmayan, minaresi olan kubbe görülmeyen hayalet şehirden tekbir sesler ile geldi... En önde olanlar öyle birileri ki, en yakınlarından biri, evinde paramparça edilmiş, katledilmiş olmasın. Yada Akdeniz’in soğuk ve tuzlu sularını bir yakınına mezar eyleyen bir mülteci konumunda, ümmetçi olmasın. Gazze'ye, Kudüs’e, El Halil'e gidenlerin ilki Suriye ile belirginleşti, tekbir seslerini yükseltti. Her ne kadar Suriye ile ümmet bölük pörçük oldu desek dahi, Kudüs için ilk haykırış Şam'dan geldi. Bebelerinin bombalarla enkazlar altında kalan minnacık bedenlerini havaya kaldırarak Şehadet türkülerini mırıldayan, ya zafer ya da şehadet için ant içen ilk topluluktu gözüme ilişen... Tüm acılarını yüreklerine taş bastırmak sureti ile göğüs geren imanlı yiğitler Kudüs’e varmak için yola koyuldular.

           Bunları aşkla izleyip, dinlerken kulaklarıma başka yerlerden de haykırmalar gelmeye başladı. Başımı çevirip baktığımda gözlerime inanamadım. Yok, böyle bir heybet! Görebiliyor musunuz bu Iraklıları? Diye biri heyecanla aktarıyordu... Bu yiğitlik, dedelerinin Kerbela vakasını örtecek cinsten. Savaştan kendilerini bir türlü uzaklaştıramadıkları halde, Kudüs davasına bir başka sarılıyorlar. Savaş baronları olan batının gözlerinin içine kinli bir şekilde bakıp, Sünni-Şii el ele, omuz omuza vermiş zafer besteleri dillendiriyorlar.

          Diğer taraftan baktığımda Arakan Müslümanlarının intikam yeminleri arş-ı alayı titretiyordu. Budist çetelerin satırlı saldırılarından oluşan yaralarından hala kan damlıyor. Kendi yaralarını umursamıyorlar, yürekleri yanıyor, vahşi siyonistlerin Kudüs’e yaptıklarına... Bu cengaverler bir başka yürüyordu Mescidi Aksa yollarında... Aman Allah’ım! Bunlar korku nedir bilmiyorlar. Terör şebekesinin tam teçhizatlı askerlerine karşı ellerinde sadece taş var, yalın ayak yürüyorlar. Ellerinde katil İsrail dövizleri yok, bizzat gönüllerinde taşıyıp dilleri ile ikrar ediyor bu mazlum belde sakinleri...

          Kalabalığı yara yara en ön safa (cepheye) gitmek isteyen bir grup da dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Oradaki kalabalık kitle, merak ediyor bu gözü karaları... Kim bunlar diye bir soru dolaşıyor ağızdan ağıza... Ve biri cevap veriyor. “Bunlar Hz. Yusuf’un torunları, Hasan El Benna'nın öğrencileri, ümmetin şehadet öğretmenleri Mısırlı kardeşlerimizdirler.” Gerekirse ölmeye gelmişler, ama Kudüs’ün anahtarını almadan dönmemeye, kutsalları olan Kudüs’ün üzerine yeminler etmişler.

          Aradığıma da gözlerim ilişiyor. Dünya Müslümanlarının ümmet denince aklına gelen... Siyonistin zırhını bir tükürük ile yerlere seren... Zafer marşları ile meydanları inleten, Türkiye... Ama bu sefer bir başka değişik. Sadece sarf edilen sözde cümleler ile kalmıyor. Direk faaliyete geçmiş İsrail askerini kovalıyor tekbirler ile... Bunlara da önlerinde yüzleri ve elleri parlak olanlar komuta ediyor. Çok temiz ve berrak gönülleri dışa yansıyor. Herkesin ilgi odağı oluyorlar. Bende merak edip soruyorum, kim bunlar? Cevap muhteşem. Haksız yere hapsedilen elleri öpülesi Yusufiler...

          Ve daha da dikkatli baktığımda; Afganistan, Azerbaycan, Lübnan, Bosna Hersek, Cezayir, Pakistan, Ürdün, İran, Somali, Senegal.... Ve diğer İslâm ülkeleri... Birbirleri ile yarış içerisindeler. Hangisi daha fazla siyonisti kovalayacak. Tatlı bir yarış, tatlı bir operasyon.

          Birbirlerini ezercesine koşuşturma başlıyor, Siyonist Askerlerinin içerisinde. Ödlek askerleri, saraya girer gibi bir titreme alıyor. Bir vaveyle kopuyor korkak askerler içerisinde. Bizi sağ bırakın, Kudüs ve diğer Filistin topraklarının hepsi zaten sizindir. Gargad ağacı bile onlardan tiksinip saklama gereği duymuyor. Müthiş teknolojik donanıma karşı Müslümanların vahdeti bir üst teknolojiye tekabül ediyor. Ve Kudüs, İsrail köpeklerinden tamamen temizleniyor. Tekbir ve zafer şarkıları dünyanın dört bir yanında aşkla dillendiriliyor. Canlı bağlantılar yerini başka bir canlı bağlantıya bırakıyor. Kutlamalar tüm hızı ile devam ediyor. En son İsmail Heniyye mikrofonu alıp halka hitap ediyor. “Ey Müslümanlar! Ey aziz Ümmet! Ey korku nedir bilmeyen cengaverler! Sizleri böyle şerefli...”

          -Abdurrezzak, kalk namazı kıl! İkazı ile sabah namazına uyanıyorum... Kutlamalar gözümü açmam ile son buluyor.

          Bunların bir düşten ibaret olmadığını Rabbim en kısa zamanda bizlere göstersin inşallah.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
691 gün önce
803 gün önce
866 gün önce
991 gün önce
1026 gün önce
1033 gün önce
1082 gün önce
1118 gün önce
1125 gün önce
1132 gün önce
1215 gün önce
2158 gün önce
2640 gün önce
2676 gün önce
2682 gün önce
2753 gün önce
2829 gün önce
2915 gün önce
2949 gün önce
2978 gün önce
2999 gün önce
3020 gün önce
3034 gün önce
3062 gün önce
3173 gün önce
3245 gün önce
3291 gün önce
3281 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=