Lütfen bekleyin..


Muhammed Günay

Allah’a Küsen Serçe!

15 Kasım 2017, 20:09 - Okunma: 12332

Çok şiddetli bir fırtına esmeye başladı. Ağaçları salladı. Ağaçların üzerindeki kuşların, böceklerin yuvalarını yıktı. Küçük bir serçe küçücük evinde dinleniyordu. Birden rüzgarın şiddetiyle evinin bulunduğu ağaç sallanmaya başladı. Sanki ağaç kökünden çıkacakmış gibi hissediyordu. Korku içinde evinden dışarı çıktı. Kendini güvenli bir yere atmak için uçmaya çalıştı. Ama uçmak da bu fırtına da ona göre çok zordu. Derken bir kayanın dibine kendini atı verdi. Artık rüzgar ona etki etmiyordu. Onu sağa sola doğru uçurmuyordu…

         Bir süre bu kayanın dibinde bekledi. Derken rüzgar dindi. Her taraf sakinleşti. Serçe telaşla yuvasının bulunduğu ağaca doğru gitti. Bir de ne görsün. Evi yerle bir olmuştu. Ağlamaklı gözlerle evine baktı.  Evin yerinde hiçbir şey yoktu. Ve Allah’u Teala'nın onun evini  yıktığını düşündü. Bunu kabul etti ve Allah'a küstü. Uzun süre konuşmuyordu. Allah'a ibadet etmiyordu. Yalvarmıyordu. Küçük serçe uzun süre herkesten küsmüştü. Kimseyle konuşmuyordu. Bir köşeye çekiliyor, saatlerce yerinde oturuyordu. Allah'a yalvarmıyordu. Melekler Allah'a, “ya Rabbi, serçe ne zaman geri dönüş yapacak? Ne zaman size tövbe edip ibadet etmeye başlayacak?” diyorlardı. Allah ise, “Meleklere merak etmeyin. Serçenin benden başka gideceği bir yeri yoktur. Eninde sonunda tövbe edip bana ibadet etmeye başlayacak.” dedi.

Evet, kıymetli kardeşlerim! hepimizin Allah’tan başka gideceğimiz yerimiz yoktur. Tek sığınağımız O’dur.  Serçe bir ağacın üzerinde oturmuş üzgün haliyle etrafa bakıyordu. Allah Teala ona, “Ey Serçe neyin var? Niye üzgünsün? Bir sıkıntın, Bir derdin mi var? Söyle. Sana yardımcı olayım.” dedi. Serçe dedi ki, “Ya Rabbim benim küçücük bir evim vardı. Hiç kimseye zararım da yoktu. Ben bu küçük evimde rahat bir şekilde yatıyordum, oturuyordum,  dinleniyor ve yavrularımı burada dünyaya getiriyordum. Onları evimde besleyip büyütüyordum. Bir gün sen bir fırtına gönderdin. Ve evimi yerle bir ettin. Ben, şu anda perişan bir halde, evsiz köşe bucaklar da oturuyorum. Ne bir evim var. Ne de sığınacak bir yerim. Sen benden ne istedin de evimi yerle bir ettin. Halbuki ben sana ibadet ediyor, sana yalvarıyordum. Şimdi  ne yapacağım.” Allah’u Teala serçeye dedi ki; “Ey serçecik, o gün koskocaman bir yılan senin yuvana doğru geliyordu. Seni yemek için senin evine geliyordu. Ben o fırtınayı gönderdim. Senin evini yıktı. Ve seni oradan çıkardı. Dolayısıyla yılan sana zarar vermedi. O fırtınanın sebebi, seni yılandan kurtarmak içindi. Yoksa sana zarar vermek veya senin evini yıkmak için o fırtınayı göndermedim. Asıl seni daha büyük bir tehlikeden kurtarmak için o rüzgarı görevlendirdim.”

          Serçe meseleyi daha yeni anlamıştı. Allah’ın ona yapmış olduğu büyük lütfu kavramıştı. O kendisince o fırtınanın, o rüzgarın kendi evini yıkmak, için, kendisine zarar vermek için görevlendirildiğini sanıyordu. Meğerki onun Rabbi onu düşünmüş, daha büyük tehlikelerden, daha büyük sıkıntılardan, belki de onu yılanın midesine götürecek bir problemden kurtarmıştı. Ve serçe Allah'a tövbe edip yalvarmaya başladı. “Rabbim, ben hata ettim. Benim hatamı affet. Beni bağışla. Sen bağışlamasan, hiçbir bağışlayıcı güç olmaz” dedi.

         “Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab 3)

“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın Ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfal 2)


 

          "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür."  (Buhârî, Cenâiz, 32)

          Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir.

         Evet, kıymetli kardeşlerim! başımıza gelen nice musibetler, belki de daha büyük musibetlerin önüne geçmek için gelmiştir. Yani her musibet daha büyük musibetlerin uzaklaştırılması içindir. Bizim için birer uyarıcıdır. Biz musibetleri, sıkıntıları kendimize bir imtihan olarak görmeliyiz. Başımıza gelen musibetler bizi daha fazla Allah'a yaklaştırmalıdır. Dolayısıyla bizim ona bağlılığımızı arttırmalıdır. İbadetlerimizi daha düzgün yapmaya teşvik etmelidir. Ona küsme, darılma hakkımız olmaz. Ya da bizi daha büyük tehlikeden kurtarmak için başımıza gelmiştir. O uyarı bizi düşünmeye teşvik etmiştir ve tedbir almamızı sağlamıştır.  

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
237 gün önce
455 gün önce
472 gün önce
559 gün önce
603 gün önce
610 gün önce
667 gün önce
700 gün önce
732 gün önce
745 gün önce
763 gün önce
771 gün önce
786 gün önce
1205 gün önce
1237 gün önce
1239 gün önce
1256 gün önce
1272 gün önce
1276 gün önce
1279 gün önce
1297 gün önce
1404 gün önce
1538 gün önce
1566 gün önce
1604 gün önce
1624 gün önce
1670 gün önce
1681 gün önce
1870 gün önce
1886 gün önce
2133 gün önce
2275 gün önce
2290 gün önce
2299 gün önce
2310 gün önce
2344 gün önce
2396 gün önce
2430 gün önce
2431 gün önce
2431 gün önce
2445 gün önce
2453 gün önce
2461 gün önce
2496 gün önce
2746 gün önce
2838 gün önce
2881 gün önce
2900 gün önce
2948 gün önce
2968 gün önce
2975 gün önce
2993 gün önce
3023 gün önce
3044 gün önce
3061 gün önce
3089 gün önce
3178 gün önce
3208 gün önce
3255 gün önce
3309 gün önce
3366 gün önce
3372 gün önce
3403 gün önce
3421 gün önce
3518 gün önce
3534 gün önce
3598 gün önce
3623 gün önce
3633 gün önce
3647 gün önce
3654 gün önce
3661 gün önce
3662 gün önce
3668 gün önce
3675 gün önce
3682 gün önce
3689 gün önce
3704 gün önce
3706 gün önce
3709 gün önce
3728 gün önce
3729 gün önce
3732 gün önce
3753 gün önce
3763 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=