Lütfen bekleyin..


Muhammed Günay

Allah’a Küsen Serçe!

15 Kasım 2017, 20:09 - Okunma: 12512

Çok şiddetli bir fırtına esmeye başladı. Ağaçları salladı. Ağaçların üzerindeki kuşların, böceklerin yuvalarını yıktı. Küçük bir serçe küçücük evinde dinleniyordu. Birden rüzgarın şiddetiyle evinin bulunduğu ağaç sallanmaya başladı. Sanki ağaç kökünden çıkacakmış gibi hissediyordu. Korku içinde evinden dışarı çıktı. Kendini güvenli bir yere atmak için uçmaya çalıştı. Ama uçmak da bu fırtına da ona göre çok zordu. Derken bir kayanın dibine kendini atı verdi. Artık rüzgar ona etki etmiyordu. Onu sağa sola doğru uçurmuyordu…

         Bir süre bu kayanın dibinde bekledi. Derken rüzgar dindi. Her taraf sakinleşti. Serçe telaşla yuvasının bulunduğu ağaca doğru gitti. Bir de ne görsün. Evi yerle bir olmuştu. Ağlamaklı gözlerle evine baktı.  Evin yerinde hiçbir şey yoktu. Ve Allah’u Teala'nın onun evini  yıktığını düşündü. Bunu kabul etti ve Allah'a küstü. Uzun süre konuşmuyordu. Allah'a ibadet etmiyordu. Yalvarmıyordu. Küçük serçe uzun süre herkesten küsmüştü. Kimseyle konuşmuyordu. Bir köşeye çekiliyor, saatlerce yerinde oturuyordu. Allah'a yalvarmıyordu. Melekler Allah'a, “ya Rabbi, serçe ne zaman geri dönüş yapacak? Ne zaman size tövbe edip ibadet etmeye başlayacak?” diyorlardı. Allah ise, “Meleklere merak etmeyin. Serçenin benden başka gideceği bir yeri yoktur. Eninde sonunda tövbe edip bana ibadet etmeye başlayacak.” dedi.

Evet, kıymetli kardeşlerim! hepimizin Allah’tan başka gideceğimiz yerimiz yoktur. Tek sığınağımız O’dur.  Serçe bir ağacın üzerinde oturmuş üzgün haliyle etrafa bakıyordu. Allah Teala ona, “Ey Serçe neyin var? Niye üzgünsün? Bir sıkıntın, Bir derdin mi var? Söyle. Sana yardımcı olayım.” dedi. Serçe dedi ki, “Ya Rabbim benim küçücük bir evim vardı. Hiç kimseye zararım da yoktu. Ben bu küçük evimde rahat bir şekilde yatıyordum, oturuyordum,  dinleniyor ve yavrularımı burada dünyaya getiriyordum. Onları evimde besleyip büyütüyordum. Bir gün sen bir fırtına gönderdin. Ve evimi yerle bir ettin. Ben, şu anda perişan bir halde, evsiz köşe bucaklar da oturuyorum. Ne bir evim var. Ne de sığınacak bir yerim. Sen benden ne istedin de evimi yerle bir ettin. Halbuki ben sana ibadet ediyor, sana yalvarıyordum. Şimdi  ne yapacağım.” Allah’u Teala serçeye dedi ki; “Ey serçecik, o gün koskocaman bir yılan senin yuvana doğru geliyordu. Seni yemek için senin evine geliyordu. Ben o fırtınayı gönderdim. Senin evini yıktı. Ve seni oradan çıkardı. Dolayısıyla yılan sana zarar vermedi. O fırtınanın sebebi, seni yılandan kurtarmak içindi. Yoksa sana zarar vermek veya senin evini yıkmak için o fırtınayı göndermedim. Asıl seni daha büyük bir tehlikeden kurtarmak için o rüzgarı görevlendirdim.”

          Serçe meseleyi daha yeni anlamıştı. Allah’ın ona yapmış olduğu büyük lütfu kavramıştı. O kendisince o fırtınanın, o rüzgarın kendi evini yıkmak, için, kendisine zarar vermek için görevlendirildiğini sanıyordu. Meğerki onun Rabbi onu düşünmüş, daha büyük tehlikelerden, daha büyük sıkıntılardan, belki de onu yılanın midesine götürecek bir problemden kurtarmıştı. Ve serçe Allah'a tövbe edip yalvarmaya başladı. “Rabbim, ben hata ettim. Benim hatamı affet. Beni bağışla. Sen bağışlamasan, hiçbir bağışlayıcı güç olmaz” dedi.

         “Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab 3)

“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın Ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfal 2)


 

          "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür."  (Buhârî, Cenâiz, 32)

          Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir.

         Evet, kıymetli kardeşlerim! başımıza gelen nice musibetler, belki de daha büyük musibetlerin önüne geçmek için gelmiştir. Yani her musibet daha büyük musibetlerin uzaklaştırılması içindir. Bizim için birer uyarıcıdır. Biz musibetleri, sıkıntıları kendimize bir imtihan olarak görmeliyiz. Başımıza gelen musibetler bizi daha fazla Allah'a yaklaştırmalıdır. Dolayısıyla bizim ona bağlılığımızı arttırmalıdır. İbadetlerimizi daha düzgün yapmaya teşvik etmelidir. Ona küsme, darılma hakkımız olmaz. Ya da bizi daha büyük tehlikeden kurtarmak için başımıza gelmiştir. O uyarı bizi düşünmeye teşvik etmiştir ve tedbir almamızı sağlamıştır.  

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
19 gün önce
297 gün önce
515 gün önce
532 gün önce
618 gün önce
663 gün önce
670 gün önce
727 gün önce
760 gün önce
792 gün önce
805 gün önce
823 gün önce
831 gün önce
846 gün önce
1265 gün önce
1297 gün önce
1299 gün önce
1316 gün önce
1332 gün önce
1336 gün önce
1339 gün önce
1357 gün önce
1464 gün önce
1598 gün önce
1626 gün önce
1664 gün önce
1684 gün önce
1730 gün önce
1741 gün önce
1930 gün önce
1946 gün önce
2193 gün önce
2335 gün önce
2350 gün önce
2359 gün önce
2369 gün önce
2404 gün önce
2456 gün önce
2490 gün önce
2491 gün önce
2491 gün önce
2505 gün önce
2513 gün önce
2520 gün önce
2556 gün önce
2806 gün önce
2898 gün önce
2941 gün önce
2960 gün önce
3008 gün önce
3028 gün önce
3034 gün önce
3053 gün önce
3083 gün önce
3103 gün önce
3121 gün önce
3149 gün önce
3238 gün önce
3268 gün önce
3315 gün önce
3369 gün önce
3425 gün önce
3432 gün önce
3463 gün önce
3480 gün önce
3578 gün önce
3594 gün önce
3658 gün önce
3683 gün önce
3693 gün önce
3707 gün önce
3714 gün önce
3721 gün önce
3722 gün önce
3728 gün önce
3735 gün önce
3742 gün önce
3748 gün önce
3764 gün önce
3766 gün önce
3769 gün önce
3788 gün önce
3789 gün önce
3792 gün önce
3813 gün önce
3823 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=