Lütfen bekleyin..


Muhammed Günay

Allah’a Küsen Serçe!

15 Kasım 2017, 20:09 - Okunma: 12518

Çok şiddetli bir fırtına esmeye başladı. Ağaçları salladı. Ağaçların üzerindeki kuşların, böceklerin yuvalarını yıktı. Küçük bir serçe küçücük evinde dinleniyordu. Birden rüzgarın şiddetiyle evinin bulunduğu ağaç sallanmaya başladı. Sanki ağaç kökünden çıkacakmış gibi hissediyordu. Korku içinde evinden dışarı çıktı. Kendini güvenli bir yere atmak için uçmaya çalıştı. Ama uçmak da bu fırtına da ona göre çok zordu. Derken bir kayanın dibine kendini atı verdi. Artık rüzgar ona etki etmiyordu. Onu sağa sola doğru uçurmuyordu…

         Bir süre bu kayanın dibinde bekledi. Derken rüzgar dindi. Her taraf sakinleşti. Serçe telaşla yuvasının bulunduğu ağaca doğru gitti. Bir de ne görsün. Evi yerle bir olmuştu. Ağlamaklı gözlerle evine baktı.  Evin yerinde hiçbir şey yoktu. Ve Allah’u Teala'nın onun evini  yıktığını düşündü. Bunu kabul etti ve Allah'a küstü. Uzun süre konuşmuyordu. Allah'a ibadet etmiyordu. Yalvarmıyordu. Küçük serçe uzun süre herkesten küsmüştü. Kimseyle konuşmuyordu. Bir köşeye çekiliyor, saatlerce yerinde oturuyordu. Allah'a yalvarmıyordu. Melekler Allah'a, “ya Rabbi, serçe ne zaman geri dönüş yapacak? Ne zaman size tövbe edip ibadet etmeye başlayacak?” diyorlardı. Allah ise, “Meleklere merak etmeyin. Serçenin benden başka gideceği bir yeri yoktur. Eninde sonunda tövbe edip bana ibadet etmeye başlayacak.” dedi.

Evet, kıymetli kardeşlerim! hepimizin Allah’tan başka gideceğimiz yerimiz yoktur. Tek sığınağımız O’dur.  Serçe bir ağacın üzerinde oturmuş üzgün haliyle etrafa bakıyordu. Allah Teala ona, “Ey Serçe neyin var? Niye üzgünsün? Bir sıkıntın, Bir derdin mi var? Söyle. Sana yardımcı olayım.” dedi. Serçe dedi ki, “Ya Rabbim benim küçücük bir evim vardı. Hiç kimseye zararım da yoktu. Ben bu küçük evimde rahat bir şekilde yatıyordum, oturuyordum,  dinleniyor ve yavrularımı burada dünyaya getiriyordum. Onları evimde besleyip büyütüyordum. Bir gün sen bir fırtına gönderdin. Ve evimi yerle bir ettin. Ben, şu anda perişan bir halde, evsiz köşe bucaklar da oturuyorum. Ne bir evim var. Ne de sığınacak bir yerim. Sen benden ne istedin de evimi yerle bir ettin. Halbuki ben sana ibadet ediyor, sana yalvarıyordum. Şimdi  ne yapacağım.” Allah’u Teala serçeye dedi ki; “Ey serçecik, o gün koskocaman bir yılan senin yuvana doğru geliyordu. Seni yemek için senin evine geliyordu. Ben o fırtınayı gönderdim. Senin evini yıktı. Ve seni oradan çıkardı. Dolayısıyla yılan sana zarar vermedi. O fırtınanın sebebi, seni yılandan kurtarmak içindi. Yoksa sana zarar vermek veya senin evini yıkmak için o fırtınayı göndermedim. Asıl seni daha büyük bir tehlikeden kurtarmak için o rüzgarı görevlendirdim.”

          Serçe meseleyi daha yeni anlamıştı. Allah’ın ona yapmış olduğu büyük lütfu kavramıştı. O kendisince o fırtınanın, o rüzgarın kendi evini yıkmak, için, kendisine zarar vermek için görevlendirildiğini sanıyordu. Meğerki onun Rabbi onu düşünmüş, daha büyük tehlikelerden, daha büyük sıkıntılardan, belki de onu yılanın midesine götürecek bir problemden kurtarmıştı. Ve serçe Allah'a tövbe edip yalvarmaya başladı. “Rabbim, ben hata ettim. Benim hatamı affet. Beni bağışla. Sen bağışlamasan, hiçbir bağışlayıcı güç olmaz” dedi.

         “Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab 3)

“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın Ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfal 2)


 

          "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür."  (Buhârî, Cenâiz, 32)

          Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir.

         Evet, kıymetli kardeşlerim! başımıza gelen nice musibetler, belki de daha büyük musibetlerin önüne geçmek için gelmiştir. Yani her musibet daha büyük musibetlerin uzaklaştırılması içindir. Bizim için birer uyarıcıdır. Biz musibetleri, sıkıntıları kendimize bir imtihan olarak görmeliyiz. Başımıza gelen musibetler bizi daha fazla Allah'a yaklaştırmalıdır. Dolayısıyla bizim ona bağlılığımızı arttırmalıdır. İbadetlerimizi daha düzgün yapmaya teşvik etmelidir. Ona küsme, darılma hakkımız olmaz. Ya da bizi daha büyük tehlikeden kurtarmak için başımıza gelmiştir. O uyarı bizi düşünmeye teşvik etmiştir ve tedbir almamızı sağlamıştır.  

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
22 gün önce
300 gün önce
518 gün önce
535 gün önce
621 gün önce
666 gün önce
673 gün önce
730 gün önce
763 gün önce
795 gün önce
808 gün önce
826 gün önce
834 gün önce
849 gün önce
1268 gün önce
1300 gün önce
1302 gün önce
1319 gün önce
1335 gün önce
1339 gün önce
1342 gün önce
1360 gün önce
1467 gün önce
1601 gün önce
1629 gün önce
1667 gün önce
1687 gün önce
1733 gün önce
1744 gün önce
1933 gün önce
1949 gün önce
2196 gün önce
2338 gün önce
2353 gün önce
2362 gün önce
2373 gün önce
2407 gün önce
2459 gün önce
2493 gün önce
2494 gün önce
2494 gün önce
2508 gün önce
2516 gün önce
2523 gün önce
2559 gün önce
2809 gün önce
2901 gün önce
2944 gün önce
2963 gün önce
3011 gün önce
3031 gün önce
3037 gün önce
3056 gün önce
3086 gün önce
3106 gün önce
3124 gün önce
3152 gün önce
3241 gün önce
3271 gün önce
3318 gün önce
3372 gün önce
3429 gün önce
3435 gün önce
3466 gün önce
3483 gün önce
3581 gün önce
3597 gün önce
3661 gün önce
3686 gün önce
3696 gün önce
3710 gün önce
3717 gün önce
3724 gün önce
3725 gün önce
3731 gün önce
3738 gün önce
3745 gün önce
3751 gün önce
3767 gün önce
3769 gün önce
3772 gün önce
3791 gün önce
3792 gün önce
3795 gün önce
3816 gün önce
3826 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=