BİR YİĞİT ARANIYOR…

     Seçim kâbusu bitti. Seçilen milletvekilleri Salı günü TBMM’sinde yemin edecekler. Sahi ne adına ve neyin üzerine yemin edecekler. Kahır ekseriyetin yemin olarak görmediği bu yeminin toplumsal yararları ve bağlayıcılığı nedir.        

Sanırım öncelikle bu yemin metninden başlanılması yerinde olur. Öyle bir yemin ki, herkes inandığı değerler adına yemin etmeli ve bu yemin öyle bağlayıcı olmalıdır ki, hilafına hareket edildiği zaman hesap sorulabilsin.        

Halkın vekili olmuş ve halka hizmet sözü vermiş vekillerin, tüm halka hizmet edeceklerine dair yemin etmeleri gerekir.         Mesela, ırkçılık ve tarafgirlik yapmayacaklarına dair yemin etmelidirler.        

Partizanlık ve ayırımcılık yapmayacaklarına dair yemin etmelidirler.        

Halkın ve ülkenin menfaatlerini kendi şahsi menfaatlerinin üstünde tutacaklarına yemin etmelidirler.        

Halkın ve ülkenin menfaatlerini, partilerinin ve ideolojilerinin üstünde tutacaklarına yemin etmelidirler.        

Yolsuzluk, usulsüzlük yapmayacaklarına yemin etmelidirler.        

Kadro satmayacaklarına, adam kayırmayacaklarına yemin etmelidirler.        

Devlet malı deniz…  Olarak değerlendirmeyeceklerine yemin etmelidirler.        

Halk arasına kin, kavga ve ayırımcılığa sebep olabilecek bir dil kullanmayacaklarına yemin etmelidirler.        

Bütün kesimler arasında barışçıl bir dil kullanmaya, barış elçisi gibi davranacaklarına yemin etmelidirler.        

Halkın malı olması gereken devlet hazinesini ve devletin imkânlarını babalarının malı gibi kullanmayacaklarına yemin etmelidirler.        

Toplumun tüm kesimleri arasında adil davranmaya ve Adaleti sağlamaya çalışacaklarına yemin etmelidirler.        

Çocuklar gibi kavga etmeyeceklerine, yalan ve iftiradan uzak duracaklarına yemin etmelidirler…        

Bunları dile getirecek, gerçekten halkın vekili olacak vicdanlı bir Vekil aranıyor.        

Seçim yardımı adı altında partilere dağıtılacak 100 milyonların haksızlık olduğunu ve bunun halkın yararına kullanılması gerektiğini haykıracak yiğit vekiller aranıyor.        

Büyük bir külfet olan 550 milletvekili sayısının 450 düşürülmesini isteyecek vekiller aranıyor.        

Türkiye’nin, vekiller için çiftlik olduğunu haykıracak yiğit bir vekil aranıyor. Avrupa’nın zenginliğine rağmen, Türkiye’de vekillerin hepsinden daha fazla haklara sahip olduğu ve yüksek ücretler aldığının haksızlık olduğunu haykıracak yiğit vekiller aranıyor.          

Vekil ve emeklilerinin aldığı maaşlarının yüksek olduğu, bunlara yapılan zamların işçi ve memurdan kat be kat fazla olduğunu, bunu hak etmediklerini ve bunu haksızlık olduğunu haykıracak bir yiğit aranıyor.      

İşçi emeklisi kendi kesesinden giderken; ölen vekile! 12 maaş, ölen emekli vekile 6 maaş tutarında ödemenin haksızlık olduğunu haykıracak yiğit vekiller aranıyor.        

 Bunlara sağlık, ekonomik ve sosyal alanlarda tanınan imtiyazların haksızlık olduğunu haykıracak yiğit vekiller aranıyor.        

Sanki kendileri yetersizmiş gibi, yanlarına verilen danışmanlarında külfet olduğunu haykıracak yiğit vekiller aranıyor…        

Bir fıkra olarak anlatılır ki; yine bir koalisyon döneminde parasız kalan hükümet, yardım için bakanını Amerika’ya gönderir.            

 Amerika’dan döner dönmez elindeki kocaman bavulla meclis kürsüsüne çıkan namı değer Kemal Derviş:          

 — Bu bavulun içinde tam 14,3 milyar dolar var” demiş ve “ Bu parayı nüfusumuza bölersek, kişi başına kaç dolar düşer” diye sormuş. Milletvekilinin biri, sevinçle ayağa kalkarak:            

— 26 milyon dolar, diye cevap vermiş.            

— Ama 14,3 milyarı, 74 milyona böldüğümüzde 26 milyon çıkmaz ki…          

 — Ben, 74 milyona bölmedim ki…            

— Peki, kaça böldün?            

— 55O’ye!              

Bize, bu paranın 74 milyona bölünmesi lazım diyecek vicdanlı vekiller lazım…