Lütfen bekleyin..


Ahmed Said Şirvan

Çarşaf üzerinden İslama düşmanlık

19 Kasım 2015, 15:20 - Okunma: 2809

Müslüman bayanın örtüsü, İslam’ın ilk yıllarından beri, Küfür cephesinin en fazla saldırısına uğrayan sembollerimizden olmuştur. Daha Müslümanların Medine’ye hicretlerinin bir yılı dolmuştu. Müslüman bayana yönelik ilk saldırı da çarşaf üzerinden olmuştu. Medine’de yerleşik Yahudiler büyük bir açmaz içerisindeydiler. İslam’ın hızla yayılışını engelleyemiyorlardı. İslam’ın kadının fıtratına uygun gördüğü tesettürün güzelliği karşısında, Yahudilerin kadına yönelik kötü muamele ve negatif ayrımcılıkları belirgin bir şekilde ortada duruyordu. Kadına yönelik, fıtrata aykırı uygulamalarını örtbas etmek için, çareyi mümin bayanların örtüsüne saldırmakta buluyorlardı.

Dün bu saldırıyı yapanların zihin ikizleri olan bugünün yerli düşmanları, daha büyük bir kin ve nefretle Müslüman bayanın örtüsüne hakaret etmekte, düşmanlığını aleni bir şekilde sergilerde, fuarlarda ve televizyonlar aracılığıyla bütün bir halka düşmanlığını ortaya koymaktadır. İslam’ın ilk yıllarından şimdiye kadar Küfür cephesinin en fazla saldırısına uğrayan şiarı Müslüman bayanın örtüsü, çarşafı olmuştur.

Elbette bu saldırı tesadüfü değildi. İslam’ın sembollerine yapılan hiçbir saldırı da tesadüfü değildir. Dün yapılan bu saldırılar nasıl planlı ve organizeli ise bugün de yapılan her saldırı bir plan çerçevesinde yapılmakta, bir proje kapsamında yürütülmekte ve belli bir mihrak tarafından yönetilmektedir.

Peki, bunun sebebi ne olabilir? Elbette bunun birçok sebebi sayılabilir. Ama en önemli sebep İslam’ın kadının şahsiyetine en uygun olan tesettürü uygun görmüş olmasıdır. Mümin bir bayan için, Allah’ın emri olan tesettür en vazgeçilmez sembollerdendir. Bir mümin için namaz kılmak ne kadar farz ise, mümin bir bayan içinde örtünmek o derece farzdır. Bu örtünmeyi tam olarak yerine getiren bir bayan, aslında küfür cephesine karşı en büyük zırhını giyinmiş, en büyük korunmayı sağlamıştır. Hele bu örtü çarşaf ise, küfrün bütün hayalleri tarumar olmuş demektir.

Çünkü küfür cephesi bir bütün olarak, toplumları ifsat etme ve onları kişiliksizleştirme projelerini kadının çıplaklığı üzerinden sürdürmektedir. Küfür cephesinin yerlisi-yabancısı, sağcısı-solcusu, doğulusu-batılısının ifsat projelerine baktığımızda, kullanılan en önemli, en etkili ve en yıkıcı nesne kadın vücududur. Gazetelerinden televizyonlarına kadar, dizisinden sinemasına kadar, tiyatrosundan romanına kadar ve belki de en yıkıcısı ve en kolayı internet sitelerine varıncaya kadar, pervasızca kullandıkları nesne kadındır.

Bu kadar pervasızca kullandıkları bir kadın figürünün şahsiyetli, iffetli, izzetli olması işlerine gelmez. Tam tersine buralarda kullandıkları kadın figürünün şahsiyetsiz, iffetsiz ve bir meta olarak kullanılması düşünülmüştür. Tıpkı Medine Yahudilerinin kadına yönelik bu aşağılayıcı tutum ve uygulamaları gibi, günümüz küfür cephesinin de ‘bütün kadınlar bizim potansiyel araçlarımız olmalıdır’ şeklindeki iğrenç düşünceleri, onları iffetin sembolü olan çarşafa saldırmaya yöneltmektedir.

Kimi zaman bu saldırılar, Silopi’de belediyenin sponsorluğunda hazırlanan bir gösteride bu alçakça saldırı yapılmakta, kimi zaman Diyarbakır belediyesinin desteğinde açılan bir sergide düşmanca saldırı yapılmakta, kimi zaman da İstanbul Kitap Fuarındaki gibi uluslar arası bir organizasyonda bu düşmanca saldırılar gerçekleştirilmektedir. Ama her nerede yapılırsa yapılsın ve her kim tarafından yapılırsa yapılsın amaç tektir ve hedef bellidir.

Amaç İslam’a saldırıdır. Hedeflenen ise tesettürün yok edilmesi, içinin boşaltılması ve itibarsızlaştırılarak insanların gündeminden çıkarılmasıdır. Hele çarşaf gibi mümin bir bayanın tesettürünü kâmil olarak sağlayan bir sembolün toplumun hayatından tamamen dışlanmasıdır. Unutulmamalıdır ki, en fazla saldırıya uğrayan sembol en fazla korkulan semboldür. En fazla korkulan sembolünde mümin bayanın örtüsü olması kesinlikle tesadüfü değildir.

Tesadüfü olmayan mümin bayanın örtüsü ile tesadüfü olamayan küfür cephesinin saldırılarını yan yana koyduğumuzda, mümin kadının tesettürüyle şahsiyeti, iffeti, izzeti, ferdi ve toplumsal ahlakı sembolize ettiğini görürüz. Küfür cephesinin de ahlaksızlığı, toplumsal yozlaşmayı, şimdiki ve gelecek nesillerin Allah’a isyanı amaç edinmiş bir ifsadı kurguladıklarını görürüz. Dün bu saldırılar yapıldığı gibi bugünde bu saldırılar pervasızca yapılacaktır. Ancak dün Beni Kaynuka Yahudilerinin Müslüman bayanın şahsında örtüye dolayısıyla İslam’a yaptıkları saldırılar nasıl Peygamber efendimiz tarafından en sert şekilde cezalandırılmışsa, bugün İslam düşmanlarının İslam’ın sembollerinden olan tesettüre olan saldırıları da cezasız kalmamalıdır.

Cezasız kalan her bir zulüm, tepkisiz kalan her bir cürüm, yeni saldırıların ve düşmanlıkların habercisi olacaktır. İslam düşmanlarının örtü ve çarşafla ilgili niyeti bellidir. Onların kötü ve düşmanca saldırılarına karşı tepkimizi ortaya koymalı ve Rabbimizin örtü ile ilgili emirleri karşısında yeniden bilenmeliyiz.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=