Lütfen bekleyin..


Ahmed Said Şirvan

Kurşunlu Camii ve Yakılan Kur’anlar

14 Aralık 2015, 09:49 - Okunma: 2718

Sur’daki son cami saldırısıyla, bu halka düşmanlık eden insanların sınır tanımazlığı artık ayyuka çıktı. Savaş zamanlarında dahi ibadethanelerin dokunulmazlığı varken, hangi dinden olursa olsun mabetlere ilişilmezken, şimdi hiçbir değer yargısı olmayan sosyalistlerin özellikle camilere saldırması ve içindeki Kur’an-i Kerimlerle birlikte ateşe vermeleri, bu halkın maruz kaldığı saldırıların acımasızlığını gözlerimizin önüne sermesi açısından ibret vericidir.

Bu halkın İslami olan ne kadar değer yargısı varsa, tamamı hedef tahtasına oturtulmakta, değersizleştirilmekte ve rutin saldırılarla yok edilmeye çalışılmaktadır. Bunu yaparlarken de yalan söylemekten asla geri durmamaktadırlar. Attıkları her adımla bu halkın manevi değerleriyle bağını biraz daha zayıflatmaya gayret sarf etmektedirler. Zayıflattıkları manevi değerleri de öldürücü darbelerle tamamen koparmayı da esas gayeleri olmaktadır.

Camiyi yakmaya sıra gelinceye kadar, aslında bu Müslüman halkın birçok manevi değerini ayaklar altına aldıklarını, oluşturdukları tahribatın büyüklüğüyle, camileri içindeki Kuran’larla ateşe vermeyi sıradan hale getirmişlerdir. Müslüman bir halkın en kutsal değerlerine bu pervasızlıkta saldırıda bulunmaları ve karşılığında çok cılız tepkilerle karşılaşmaları, aslında bir sonraki cürümlerini daha büyük bir canavarlıkla yapmalarını, daha büyük bir düşmanlıkla saldırı dozunu artırdıklarını görmekteyiz.

Camiler üzerinden bu saldırılarına ve hakaretlerine bakacak olursak, sadece bu kısa süre içerisinde ‘sivil Cuma’ safsatasıyla halkı camilerden çıkarmaya ve camileri itibarsızlaştırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Zaten komünist ve ateist bir düşünceden gelen insanların cami ve Cuma ile ilgili bir dertleri yoktu. Sadece camiyi ve Cuma namazını itibarsızlaştırmak için, üzerinde çalışılmış bir ifsat projesi idi. Bu tahrifat planını uzun süre gündemde tutmaya çalıştılar. Camiyi ve Cuma namazını işlevsiz kılmaya gayret ettiler.

Sonra camilerde yükselmesi gereken ezan sesi yerine, komünizm marşlarını çaldılar. Bunu ‘silahlı elemanları’ vasıtasıyla ulaşabildikleri bütün camilerde bu çirkinliklerini yapmaya devam ettiler. Karşı çıkan imamları ve dindarları tehdit ettiler, cezalandırdılar. Sadece ezan’ın ve sela’nın yükselmesi gereken cami hoparlörlerinde ‘dinsizliğin sembolü’ komünizm marşlarını halka dinlettiler. Daha önce cumaya yönelik itibarsızlaştırma gayretleri tepkisiz kalınca, bundan cesaret alarak bu çirkin saldırılarını daha büyük bir pişkinlik içerisinde yapmaya devam ettiler.

Sosyalist örgüt, halkın tepkisizliğini iyice sınayınca, Camiyi Kuran’larla ateşe verme vaktinin geldiğini düşündü. Bu kesinlikle planlanmış, üzerinde çalışılmış ve tahribatın en üst seviyede olması için özel bir gayret sarf edildiği açıkça ortadadır. Ortaya çıkan görüntülere bakıldığında, caminin dört bir tarafının kum torbalarıyla çevrilip mevzi haline getirilmesine dikkat edilirse, özellikle karşılıklı çatışmada kurşunlara ve daha ağır silahlara hedef haline getirildiğini yıkımın ve tahribatın ötesinde esas itibariyle caminin manevi şahsiyetinin yok edilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Diyarbakır gibi, ‘sahabeler şehri’ diye anılan bir yerde bu saldırıların yapılıyor olması ise ayrıca üzerinde ciddi bir şekilde durmamızı gerektirmektedir. Tarihi Sur ilçesinin seçilmiş olması ve bu tarihi mekânın daha çok cami, medrese, han, hamam ve minare gibi manevi bir atmosfer yansıtması, özellikle buranın çatışma mekânı olarak niçin seçildiği, tahribat ve yok edilmeye yönelik özel bir gayretin neden sarf edildiği sanırım anlaşılacaktır?

Bu tarihi Sur ilçesinde, birçok kilisenin de bulunduğu ve birçoğunun da aynı tahripkâr zihniyetteki belediyenin imkânlarıyla milyonlarca dolar harcanarak restore edildiği bilinmektedir. Ancak, yurt dışından getirilen özel cemaatle bu kiliselerin ibadete açıldığı bir zamanda, 500 yıllık tarihi Kurşunlu Camiinin isteyerek ve bilerek yakmanın ne anlama geldiğini artık Müslüman Kürt halkı da çok iyi bilmektedir.

Daha önce Danimarkalı bir karikatüristin İslam’a ve Peygamber Efendimize hakaret kastıyla çizdiği müsveddeleri, aynı hakaret kastıyla Diyarbakır’daki DBP’li Yenişehir Belediyesi bilinçli bir şekilde billboardlara asmıştı. İslam’a ve Aziz Peygamberimize olan düşmanlıklarını lanetli yüzleriyle beraber ortaya koymaya çalışmışlardı. Şimdi de Tarihi Kurşunlu Camii aynı mantıkla, aynı kin ve nefretle ve İslam’a olan düşmanlıklarıyla yakıldığını görmekteyiz. Hem de içindeki kutsal kitabımız Kur’an-i Kerimlerle birlikte.

Camilerimiz kırmızı çizgilerimizdir. Cami ve ibadethanelerimize yapılan her türlü hakaret ve saldırıyı lanetlediğimizi belirtmek istiyorum. Camilerimize uzanan dillerin ve ellerin kesilmesi gerekmektedir. Toplumumuzu sapkınlığa, delalete ve kaosa götürecek her türlü düşünceyi ve eylemi de lanetlediğimizi ifade etmeliyim.

Özgürlüğümüzün, huzur ve güvenliğimizin elimizden alınmaya çalışıldığı ve camilerimizin üzerinden her türlü kutsalımızın hedefe yerleştirildiği, insanımızın kaotik ortamın figüranı haline getirilmeye çalışıldığı bu karanlık zeminin Müslüman halkımız tarafından fark edilmesi ümidiyle…

Etiketler : Kurşunlu Camii, Sur,
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=