Lütfen bekleyin..


Tülay Demircan Koyuncu

Teşekkürler Allah'ım!

14 Ekim 2016, 13:06 - Okunma: 3208

Cıvıl cıvıl olması gereken yılları yaşamakta iken...

O halin resmini gözlerine yerleştirmemişti. Hüzünlü yaşanmış bir hayatı her nefes alışında tekrar yaşatmakta idi. Annesi ve babası ayrıldığında henüz 5 yaşında imiş. Sevgiyle yorulması gereken yaşta...

Eksiklikleri yaşamlarına ,monte ederek, Hayata tutunmaya çalışmışlar Ana ve kız!!! Hayatın güzellikleri ile artık tanışmalıydı. Okumalı ve hayata güçlü bir kadın olarak imza atmalıydı.

Üniversitelerin öğrenci değiştirme programı ile kendine bir üniversite bulmuş ve Polonya’nın başkenti Varşova’ya gitme kararı almıştı. İlk defa annesinden ayrılacak olmanın gizli sıkıntısını yaşarken...

Ara ara gözleri, yüreğinin hüznünü, buhar olup yansıtmasından dolayı, dişlerini sıkıyordu. İki kere bilet değişikliği yapmıştı. Son karar olarak Berlin üzerinden aktarma yapacaktı. Direk gidebilirdi. Lakin biletler çok pahalıydı. Bindiği uçak, aktarma yapacağı şehre iniş yapmıştı. Valizini alıp dışarıya çıkan ayda, gideceği yeri nasıl bulacağını bilmediğinden informasyona sormuştu. Cevap; "bilmiyoruz" olması kendine de inanılmaz şaşkınlık yaşatmıştı. Avrupa’nın başkenti Berlin’de informasyon otobüs terminalini bilmiyordu!?

Alın size Avrupa!!! Tam yedi kişiye sormuş hep olumsuzluğu anlatan "kafa sallama" görmüştü. Taksiye sorunca aldığı cevap, cebini yakacak biçimde olmuştu. "O para ile bir hafta idare edebilirim" diye geçirdi içinden. Umutsuzca insanlara sormaya devam edecekti.

Anne torun sevinçli bir ifade ile kol kola yürüyorlardı. Üç -dört adım ötelerinde annesi valizleri taşıyan el-arabasını sürüyordu. Arkasına baktığında, kızına bir genç kızın bir şeyler sorduğunu gördü. Annesine bakan torun; "otobüs terminalini soruyor" dedi. Anne hiç tereddüt etmeden, el işaretiyle "gelsin bizimle" yaptı. Yanlarına yaklaşınca; "gel kızım biz seni bırakalım. Şimdi dünya paran gider. Belli ki, öğrencisin." Ayda gülümseyerek;"evet "dedi. Araba biraz yol almıştı kızcağız "beni bırakacağınız yerde yemek yiyebileceğim temiz bir yer var mı?" diye ürkek bir kuşun halini andıran tavrı ile sordu. Anne arabayı kullanan damadına yönelerek; "siz şimdi bu kızı biraz araba ile dolaştırın. Bende evde Allah ne verdiyse hazırlayayım. Sonra yemek için eve gelin. Dinlensin, akşam otobüs terminaline bırakırsınız."dedi.

Ve damadı ile kızı Ayda’yı küçük bir Berlin turu yaptırıp eve getirdiler. Yemeğin ardından, Evin annesi;"Kahveni balkonda iç. Resimde çekersin. Bak bizim sokak tarihi bir yerdir" dedi. Ayda bu yaşadıklarına inanamıyordu. Evin annesiyle karşılıklı balkonda kahve içerken; "ablacım ben inancı çok olan bir insan değilim.20 yaşındayım bu yaşıma kadar ibadetim olmadı. Annem inançlı olan biridir. Bana yolda çok dua etmemi tembih etti. Hayatımda ilk defa Allah ile konuştum. İzmir’den Berlin'e gelene kadar, sürekli dua ettim. Yalnız kalmamın verdiği bir etki ile hep yalvardım."

Gözleri taşmış bir bardak misalini andırıyordu. Ha taştı ha boşalacak!!! Sanki yaşanmışların ağırlığını üzerinde taşıyan bir insan gibiydi. Uzaklara bakarak anlatma devam etti. "Allah ile konuşmak ne güzelmiş, ablacım. Ve Allah beni duydu. Sizleri yolladı bana. Yolculuk boyunca hep dua ettim. Hayatımda İlk defa dua ediyordum. Benim kim olduğuma bakmadan kucak açtınız. Sanki uzaklardan gelen bir dost gibi, karşılıyorsunuz beni. ‘Teşekkür ederim Allah’ım’" derken, gözlerinde huzur vardır. O sıra da, mutluluğun yansıdığı gözlerine bakan, Evin annesi Ayda’nın saçlarına öpücük bırakıyordu. "Sende bir evlatsın. Ve Yaradan hepimizin Rabbi. Allah ile konuşmak ise anlatılmaz bir manevi tedavidir. Acıların tek ilacı, kanayan yaraların tek merhemidir. Rabbin ile her zaman konuş. Hatta zaman zaman annene şımarır gibi konuş. Bizi bizden daha iyi bilene arzu halimizi sevk etmeliyiz. Lakin bir şeyi sakın unutma, kabul olunmayan dua yoktur. Allah bazen duaları kabul etmez. Mamafih bizlerin hayrına değildir. Bizler bilemeyiz. Samimi duygularımız ile dua edişimize Rabbimiz daha iyisini ama en uygun zamanda nasip eder."

Evin annesi, her zaman genç kızlara yaptığı minik sohbetlerinden bir tutam da Ayda’ya yapmıştı. Ayda’nın evden ayrılış anına bakılırsa, sanki üç saatlik bir tanışmışlık yok gibiydi. Tüm ev halkını; "Allah’ın misafirini" yolcu etmenin huzuru kaplamıştı. Aynı huzur belki daha fazla hali ile Rabbi ile ilk randevusundan umutla sevgi ile ayrılan, Ayda da mevcuttu.

Kaf Suresi’nde; “Biz size şah damarınızdan daha yakınız" diye buyuran bir Yaratıcımız varken, neden ondan kaçmak için uğraş vermekteyiz ki!?

Sevgilerimle değerli okurlarım…

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1675 gün önce
2243 gün önce
2273 gün önce
2292 gün önce
2299 gün önce
2344 gün önce
2396 gün önce
2429 gün önce
2495 gün önce
2523 gün önce
2642 gün önce
2647 gün önce
2771 gün önce
2829 gün önce
2837 gün önce
2982 gün önce
3113 gün önce
3123 gün önce
3138 gün önce
3300 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=