Lütfen bekleyin..


Tülay Demircan Koyuncu

Yüreğinle Çağır da, Geleyim...

14 Aralık 2017, 22:22 - Okunma: 2480

Küçük kollarını öyle büyük bir yürekle açıp sarılmıştı ki!

Çevresindekilerin gözlerinde yaşlar dolup taşmıştı.

 

   Küçük Cuma, aylar önce evlerine yardım getiren bir teyzeyi hiç unutamamıştı.

Annesine sık sık; "anne o teyze bir daha gelir mi? " diye sürekli soruyordu.

Annesi de; "bilmem ki oğul, belki Ramazan ayında yine gelir." deyip, oğlunun yüreğine umut ekiyordu.

 

  Cuma yüreğiyle dua edip, çok uzaklarda yaşayan o yardım sever teyzenin tekrar gelmesini, Yaradanından istemişti.

Cuma'nın, o teyzeyi sevmesi ve gelmesini niyaz etmesinin sebebi, evlerine getirilen maddi yardımdan ötürü değildi.

O teyzenin, Cuma'nın küçük yüreğine kocaman bir sevgi tohumunu ekmesiydi.

  Rabb'i de yolları var etmiş ve o teyzeyi göndermişti.

 

    Cuma'nın evlerinin sokak kapısı bir gün ansızın çalınmıştı.

Kapıyı Cuma'nın annesi açmış ve heyecanla; "Cuma oğul bak kim gelmiştir!" diye yüksek sesle seslenmişti.

Koşarak kapıya gelen Cuma, yüreğiyle gelmesini istediği teyzesini karşısında görünce, boynuna atlayıp sarılmıştı.

Uzak yollardan gelen teyze ise, Cuma'yı öpücüklere boğmuştu.

    Demek ki! Kalpten istenen mutlaka gelirdi.

 

  İşte böyle bir bağ var olmuştu, Cuma ile manevi teyzesinin arasında.

  

   Yetim ve ihtiyacı olan çocukları mutlu edebilmek ve de,

yardımlar toplayıp ulaştırabilmek için var gücüyle çalışan, manevi teyzenin hayatta ki en büyük mutluluğu bir yüreği öpmekti.

Her insan, yürek öpmeyi bilemezdi.

 

Makamlara yada mevkilere sahip olmuş insanlar, manevi değerlerini makamına ve mevkisine gömmüş ise değil yürek öpmeyi, bir yanağı dahi öpemez ki...

 

Sadece kalpten kalbe yol vardır ya,

İşte oradan yalnızca, çıkarsız ve riyasız sevginin gücüyle yola çıkanlar yürüye bilirlerdi.

 

   Ve hiç bir güç o sevgiyi söküp çıkaramazdı.

 

    Sevmek sizce neydi!

Sevmenin bir bedeli olmalı mıydı?

Peki ya, sevilmek için ne yapılmalıydı?

Çaba sarf edilmeden sevilmenin imkanı var mıydı?

Tükenmeyen, ucu görünmeyen sorulara

Cevap bulmak, oysa ki çok da zor değildi.

 

Ahir zaman denilen bu yüzyılda maalesef ki, maddi çıkarlar manevi duyguları da satın almaktaydı.

   Çıkarsız selamlar bile verilmemekteyken, kim sevgiyi riyasız bir şekilde,

bir yoksul yada yetim çocuğun yüreğine dokunabilirdi ki!?

    Zenginlikleri ile nam salmış küçük yürekler bu duyguyu yaşayamazlardı.

   Aşkı bedene indirmiş beyinler ise, asla ücra bir köydeki kan bağı dahi olmayan bir yetimin aşk ile bağlandığı o yüreği okuyamazlardı.

 

Bir yüreğin güftesinden, sevda bestesini yapabilmekti, asıl hünerli olmak.

Ya da yüreğe bir resim çize bilmekti.

   Kağıtlara yazılanları herkes okuyabilirdi.

Marifet bu değildi.

Yoksa kalemin yazamadığı duyguların var olup da, yüreğe yazılanı, ruhuna kıraat ile nüfuz edebilmek miydi?

Yürekli olabilmek!

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1677 gün önce
2245 gün önce
2275 gün önce
2294 gün önce
2301 gün önce
2346 gün önce
2398 gün önce
2431 gün önce
2497 gün önce
2525 gün önce
2644 gün önce
2649 gün önce
2773 gün önce
2831 gün önce
2839 gün önce
2984 gün önce
3115 gün önce
3125 gün önce
3140 gün önce
3302 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=