Uyarı-Yorum!

Türkiye halkı olarak daha İstanbul’daki acının sancısına sebep olacak merhemi bulup saramadığımız bu günlerde, diğer bir yara açıldı bağrımızda. Türkiye’yi kaosa sürüklemenin, Ortadoğu’da olan kanlı ölümlerin burada da olması için birileri karışıklığa götürecek olan kanlı butona basma emrini uşaklarına ulaştırmayı başarmışlardır.

İstanbul Beşiktaş’taki patlama gibi Kayseri’deki bombayı da TAK üstlendi. Peki TAK’ın kim olduğunu biliyor muyuz?

Kendilerini Teyrébazén Azadiya Kurdistan (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) diye adlandıran bu grubu kim kurdu, kime hizmet ediyor?

Bahoz Erdal’ın kurduğu öne sürülen bu grubun PKK’den ibaret olup hiçbir farkı da yoktur. HDP’nin PKK’dan dolayı Avrupa’da masum rolüne büründüğü, aslında PKK’nin Kandil Dağlarında yerlere izmarit dahi atmayan dahi! bir yapı olduğunu kabullendirtmek istiyorlar. Bunun içinde ellerindeki kozları ortaya sürüyorlar.

Yani aslında her ne kadar bu patlamaları TAK üstlenmiş ise de bunun PKK’nin yaptığını okumak için müneccim olamaya lüzum yoktur. İsimlerini ikide bir değiştiren bu yapılar şuanda PKK’yi aklamanın peşindedir. Aslında PKK iyi ve özgürlükçü bir örgüttür, bunu yapan TAK’tır deyip hedef sapıtmanın peşindedirler. Tabi yersen…

Kimse kusura bakmasın bu gibi oyunları yiyecek göz yoktur bizde. Alfabede harf bırakmayan bu yapı Kürdistan şehirlerini çukurlaştırarak imha eden necis bir örgüttür. Dağlarda olan savaşlarını şehirlere getirip halkı savaştan çıkanlar gibi perişan edip yurtlarından ettiler.

Olaylar çoğalıp, maşalar tarafından karışıklık da belirdi mi kan görmüş vampirler gibi birileri azar da azar.  Bunun neticesi olarak bazıları da zırvalar. Türkiye batısındaki bazı faşistler sosyal medya hesaplarından binaları yakmak yetmez, tüm Kürtleri yakın… söylemleriyle birilerini kışkırtmak isterken, Kürt bölgelerinde olduğunu belirten bazı hesaplar da tüm Kürtleri Türklere karşı direnişe çağırmakla bir halt edeceğini zannediyor. Diğer taraftan bazıları da Sünni, Alevileri birbirlerine öfkelendirip oradan da bir ateş yakmanın peşindedirler.

Geride kalan gruptan da bazıları kaosa götürme planlarından olan dış devletlerden birinin yetkililerine karşı suikast gerçekleştirip kan akıtma planlarını icra ediyorlar. Bunda başarılı da olup Rus Büyükelçisini öldürdüler. Zannımca geride kalanların da planlarında hükümete karşı atak başlatmalarıdır. Hükümet olayları ve sebeplerini okuyamıyor, okuyamadığı için önlem alamıyor. Önlemin olmadığı bir yerde de sıkıntılar büyür de büyür. Ve konuyu salyalarıyla beraber efendilerinin emirlerini yerlerine ulaştırma çabasında olduğunu ayan beyan bir şekilde bağlarlar. Kesinlikle hükümetin istifa etmesi gerektiğini belirtecekler. Belirtmekle de kalmayacaklardır kuşkusuz, ellerinden gelen tüm aktör ve faktörleri devreye koyup zorlayacaklardır.

Nasıl ki, Türkiye 15 Temmuz’da yapılmaya çalışılan darbe teşebbüsünü eliyle tırnağıyla sahiplenmiş ise, bu tür saldırılara karşı olduğunu havlayarak ispatlamaya çalışan ve aslında aynı argümanın ayrı tellerinden oluşan bu çakal gruplara da karşı durmalıdır. Halk olarak nasıl ki, darbe teşebbüslerine, büyük bir özveriyle, fedakarlıklarıyla mani olunduklarını belirtmiş iseler aynı şekilde bu yine sahneye çıkıp bu sıkıntılar için mücadele etmelidirler. Bunu yapacağımıza inanıyorum. Ama her şeye rağmen tedbirler elde bırakılmalıdır. Ve bu çapulculara pabuç bırakılmamalıdır.

Darbe teşebbüsünde canı pahasına herkes yekvücut bir şekilde meydanlardaydı. Tüm Türkiye darbeyi kıyamda karşıladı ve eğilmedi, belini bükmedi belini başkasına büken darbecilere. Tabiri caizse yangın yerine dönmelerine sebep olan yüreklerindeki acıyı kenara bırakarak canla başla darbeye karşı durup varoluş mücadelesini verdiler.

Son olarak bizim unutmamamız gereken asıl konu şudur. “Birliğimizin ve dirliğimizin yolu kardeşlikten geçer. Kürt ırkçılığı veya Türk milliyetçiliği değil, ancak İslam kardeşliği bu oyunu bozar…”

Daha fazla sıkıntıya duçar olmadan aklımızı başımıza alma duasıyla selamette kalın…