Lütfen bekleyin..


Fatih Oruç

Vahşi Batı!

02 Mayıs 2017, 22:44 - Okunma: 4673

Batı sadece Ortadoğu’da değil bütün dünyada birçok yerde savaşların ve işgallerin, dolayısıyla uluslararası terörün kurucusu ve hamisi durumundadır. Kurdukları terör örgütleriyle biat etmeyen yönetimlere atış üstüne atış yapıyorlar. Demokratik yöntemlerle yapılan seçimlere bile müdahale edebiliyor, ülke liderlerine suikastlar düzenliyorlar ve hizaya getiremedikleri devletlerin masum halklarının üzerlerine bombalar yağdırabiliyorlar.

Batı insan haklarını, demokrasi ve özgürlük söylemlerini, Ortadoğu’da ve az gelişmiş ülkelerde, batının menfaatlerini ve sömürüsünü meşrulaştırıcı bir araç olarak kullanır. Dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmek için kalkan yapar. Yayılmacılığına alet eder. Batı, demokrasi, özgürlük ve insan hakları söylemlerini küresel güç odaklarının, İslâm coğrafyasında sömürü, talan, baskı ve kontrolü için bir araç olarak kullanır. Batı, insan hakları, demokrasi ve özgürlük söylemlerini güç dengelerini, tabiat zenginliklerini, petrol ve enerji kaynaklarını kendi ellerinde bulunmak için kullanır. Dünya kamuoyunda yükselen, Anti-Amerikancı ve Anti-Batı söylemlerini demokrasi söylemleriyle bertaraf etmeye çalışır.

Kendi menfaatleri söz konusu olduğu zaman, demokrasinin reddettiği askeri darbeleri bile destekler. Demokrasiyi, zorbalık ve güce dayalı değişimler için, meşruiyet aracına dönüştürürler. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler Batı’nın çıkarlarıyla örtüştüğü oranda vardır.

Batı, demokrasi, insan hakları ve özgürlük tandanslı söylemleri ile hegemonyasını ve sömürüsünü sürdürüyor.

İslâm coğrafyasında, dikta rejimlerindeki baskıya ve haksızlıklara karşı direniş hareketleri başladı mı yönetimlerin İslâmi örgütlerin eline geçme riskini gördü mü, Batı hemen demokrasi ve özgürlük alternatiflerini öne sürerek İslam’ı önlemeye çalışır. Bu açıdan da batılılar demokrasiyi ve özgürlüğü İslâmî hareketleri önleme mekanizması olarak kullanırlar. Bunun zeminini sağlama almak içinde yerel önderlerle, siyasetçi, düşünür, akademisyen ve din baronlarıyla çalışırlar.

Küresel çetelerin medyasında, yeryüzünün neresine bir zenginlik varsa oraya “demokrasi, özgürlük ve insan hakları” götürülüyor.

Batı'ya hizmet ediyorsanız özgürlük ve insan hakları kahramanlarısınız. Batı’nın işgaline ve haksızlıklarına direniyor ve ülkelerinizi savunuyorsanız, işgale, parçalanmaya karşı çıkıyorsanız, değerlerinizi korumaya çalışıyorsanız terörist olursunuz.

Algı operasyonları o kadar hızlı ve etkili çalışıyor ki;

yayılmacılığa ve sömürüye direnenler anında terörist oluyor, hışımla üzerine gidiliyor. Müslüman olsalar bile biz Müslümanların büyük bir kısmı da onları terörist gözüyle algılamaya başlıyoruz.

 

Gelinen noktada, hemen hemen bütün Müslüman ülke yönetimleri İslam'la savaşa sürüklendi. Bizi kendi ellerimizle bizi bize kırdırıyorlar, kendi kurşunlarımızla kendimizi öldürüyoruz.

 

Müslüman dünyanın Batı'ya öfkesi ve kini Müslümanlara karşı kullanıldı. Örgütler yabancı istilacılarla savaştıklarını, onların kontrolündeki zorba rejimlerle savaştıklarını zannederken, aslında kendi ülkelerini parçalıyor, kendi milletlerini ve dindaşlarını vuruyorlardı.

 

Uluslararası arenada batı ile başlayan müttefiklikler, Türkiye'yi parçalama ve bölme hesaplarına kadar vardı. Müslüman dünyayı kendi içinde kırdırıp küçük küçük devletlere bölme planları sınırlarımıza dayandı.

Teröre karşı olan savaşın, demokrasi ve özgürlük söylemlerinin aslında terörü koruma ve terör üzerinden ülkeleri parçalama, Müslüman’ları yok etme planı olduğu artık görmeyen gözler bile görüyor. Onların demokrasi ve özgürlük söylemlerinin İslâm Coğrafyası için birer işgal ve sömürü stratejileri olduğu, hafızamıza kazındı. 

Başta dünyada barışın ve güvenliğin teminatı olduğu iddiasındaki Birleşmiş Milletler (BM) Teşkilatı olmak üzere, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi uluslararası kuruluşlar, dünyadaki bu barbarlıkları ve emperyal saldırıları meşrulaştırma görevi görmekte.

İslâm Dünyası’nın hak ve çıkarlarını korumak, üye devletlerarasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek amacıyla kurulan İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği’nin dünyada olup biten bu gelişmeler karşısındaki suskun tutumları da ayrı bir trajedi.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
435 gün önce
438 gün önce
884 gün önce
924 gün önce
1050 gün önce
1126 gün önce
1275 gün önce
1362 gün önce
1403 gün önce
1492 gün önce
1580 gün önce
1626 gün önce
1849 gün önce
1947 gün önce
2339 gün önce
2453 gün önce
2696 gün önce
2760 gün önce
2788 gün önce
2808 gün önce
2822 gün önce
2850 gün önce
2864 gün önce
2906 gün önce
2914 gün önce
2955 gün önce
2983 gün önce
2997 gün önce
3362 gün önce
3404 gün önce
3411 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=