Lütfen bekleyin..


Fatih Oruç

Le Point-L’eradicateur-Erdoğan

01 Kasım 2019, 08:57 - Okunma: 2468

Fransız  Le Point dergisi Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yine bir  skandala imza attı. İslamafobik ve göçmen karşıtlığıyla nam yapmış Le Point dergisi 24 Ekim’de çıkan sayısında Erdoğan’ı kapağına taşıyarak, Barış Pınarı Harekâtını çarpıtıp “Etnik temizlik Erdoğan’ın metodu. Erdoğan’ın Avrupa’yı tehdit etmesine izin verelim mi? ” başlığı ile çıktı.

Fransızların, İslâm’a, Müslümanlara, Türkiye’ye ve Türklere karşı husumetleri, kinleri, iftiraları ve kara propagandaları bir türlü bitmiyor. Türkiye’nin teröre yönelik Barış Pınarı Harekâtındaki başarısı, terör destekçisi Batılıların kurgularını ve planlarını bozdu. Onları büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.

Batılılar, bazı ülke ve liderlerine niye saldırıyorlar?

Onlara saldırmanın nedeni, sömürülmelerine tepki göstermeleriydi, biat etmemeleri, teslim olmamalarıydı. Onların istedikleri şekilde işbirliğine yanaşmamalarıydı. Yoksa diktatör olmuş veya olmamışlar, halklarına zulmetmişler veya etmemişler, demokrat olmuşlar veya olmamışlar, hiç umurlarında değildi.

Batılılar, kendilerine biat edip iyi geçinenlerine “lider”, onlara biat etmeyen yöneticilere “diktatör”, devletlerine de “terör devleti” diyorlar. Örneğin, Amerika açısından Filipinler’in halkoyu ile seçilen Cumhurbaşkanı Rodrigo Duter de bir “Diktatör (!)” dür. Çünkü Duterte, “Biz Amerika’nın köpeği olmayacağız” demiştir.

Gerçekten seçilmiş olmak ya da darbe ile işbaşına gelmiş olmak, Batı için fark etmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı’nın her dediğine evet dememesi nedeniyle, Batı medyasında Erdoğan’ın “diktatör” olduğuna ilişkin yayınlar oldukça arttı. Hatırlayınız, yine Le Point dergisinin 24 Mayıs 2018 tarihli sayısının kapağı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı ve üzerinde “Le dictateur” başlığı ile çıkmıştı. Bunlar yüzlerce örnekten yalnızca birkaçı.

Mısır’da seçimle ilk defa başa gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, 3 Temmuz 2013’te ABD yanlısı, Silahlı Kuvvetler Genel Kurmay Başkanı Sisi’nin darbe yapması sonucu devrildi. Sisi, muteber bir Cumhurbaşkanı olarak ABD’nin himayesinde zalim iktidarını devam ettiriyor. Seçimle işbaşına gelen devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ise hapishanede ömrünü sonlandırdılar.

Yine ABD desteği ile iktidara gelen Karzai (Afganistan), Saaşkaşvili (Gürcistan) gibi isimlere baktığımızda her biri, demokrasi ve istikrar adına kısa süre içinde eskisinden daha baskıcı diktatörlüklerini kurdular.

Batı’nın çıkarları zedelendiğinde; “Dünya barışı, özgürlük ve demokrasi tehdit altında” diyerek kurduğu emperyalist/sömürgeci sistemin devamını ve çıkarlarının korumayı amaçlıyor. Batı, kendi siyasî ve ekonomik hedeflerine engel olan hükümetleri hiç tereddüt etmeden hedef tahtasına oturtuyor.

Dünya sömürge tarihine baktığımız zaman, Fransızların bu konuda sicili en bozuk milletlerden biri olduğunu görürüz.

Modern çağın başlangıcı olarak kabul edilen Fransız ihtilalinin (1789) özgürlük, eşitlik ve adalet gibi kavramları öne çıkardığı iddia edilse de sömürgeciliğin ve buna bağlı olarak soykırımın ilk tezahürleri de Fransız ihtilalinden sonra gerçekleşmiştir.

Vendee Bölgesi, Fransa’nın orta-batısında, Atlas Okyanusu'na kıyısı olan bir bölgedir. Halkının büyük bir bölümü Katolik mezhebine bağlıydı. Cumhuriyetçilerin hazırladığı yeni anayasada papazların kiliselerde görev ve sorumluluklarına müdahale ediliyordu.

Bunun üzerine, dini liderlerin başını çektiği bir ayaklanma başlatılır.

Fransa Parlamentosu 1794 tarihinde, Fransa’nın Vendee Bölgesi’nde yaşayan halkın “kadın, erkek ve çocuklar” dâhil tümüyle katledilmesi için “Lazare Hoche” isimli generale tam yetki veren bir yasa çıkarmıştır. Tarihe “Vendee Katliamı” olarak geçen bu olay Birleşmiş Milletler’in soykırım tanımına uyan ve Fransız Parlamento arşivlerinde de belgeleri yer alan bir soykırımdır. Çoğunluğu silahsız sivillerin oluşturduğu 25 bin kişi katledildi.

Yerini haritada bulamadığımız birçok ülkede, kanlı izler bırakan Fransa tarihinin önemli bir kısmı soykırım, sömürü ve katliamlardan oluşuyor. Geçmişte Fransa'nın,  Çad, Cezayir Ruanda, Burundi ve Vendee gibi katliamlarının yanı sıra Orta Afrika Cumhuriyeti, Fas, Tunus, Yeni Kaledonya, Madagaskar, Haiti, Komor, Senegal, Mali, Fil Dişi Sahili, Gabon, Kamerun, Gana, Gine, Benin, Laos gibi ülkelerde halka, yaşattığı katliamlar ve zulümler tarihte acı bir şekilde kayıtlı.

Bütün bunları etnik temizlik iftiralarıyla suçlarını örtmeye çalışıyorlar. Ama tarih örtülmüyor.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
372 gün önce
376 gün önce
822 gün önce
861 gün önce
988 gün önce
1063 gün önce
1213 gün önce
1299 gün önce
1341 gün önce
1429 gün önce
1518 gün önce
1564 gün önce
1787 gün önce
1884 gün önce
2277 gün önce
2391 gün önce
2633 gün önce
2697 gün önce
2725 gün önce
2746 gün önce
2760 gün önce
2788 gün önce
2802 gün önce
2844 gün önce
2851 gün önce
2892 gün önce
2920 gün önce
2935 gün önce
2983 gün önce
3300 gün önce
3342 gün önce
3349 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=