Cuma hutbeleri, özünde bilmeyenler için söyleyelim; biz Müslümanlara hitap eden, okuyanı ve muhatabı Müslüman olan, haftalık toplantı niteliğindeki bir ibadettir.
Hutbelerin amacı, dinimizin temel prensiplerini biz Müslümanlara hatırlatmak, toplumsal sorunlarımıza İslami bir perspektiften çözümler üretmektir.
Cuma hutbelerinin başka bir amacı da mü'minleri rahatlatmak, kâfirleri hoplatmaktır. Değineceğimiz vecih ile bunun da amacına ulaştığını söyleyebiliriz.
Ve yine cuma günkü bu toplantımızın amacı -her ne kadar tam olarak yapılmasa da- Allah’ın emir ve yasaklarını birbirimize hatırlatmak, maneviyatımızı güçlendirmek, ahlaki değerlerimizi korumak, sorunlarımızı görüşmek ve bir çözüme bağlamaktır.
Hal bu iken, kendi sorunlarımızı aramızda konuşurken bu durum yani hutbeler, inkârcıları, laikleri, dinsizleri, kısacası farklı sıfatlarla tek bir şemsiye altında toplanmış güruhu şiddetle rahatsız etmektedir. Doğrusu yaşadıkları bu rahatsızlık bizi rahatsız etmemektedir.
Son dönemde Diyanet’in hutbeleri, daha cesur ve net bir şekilde hayata dokunarak, bizi sevindirirken laik kesimlerde karın ağrısına yol açmaktadır. Sanki ilk kez hutbeler bizi ve laik çevreyi bu kadar etkisi altına almıştır. Çünkü ilk kez Diyanet’i toplumsal sorunlara kayıtsız kalmadığını, toplumsal meselelere doğrudan temas ettiğini görüyoruz.
Mesela hutbede: “Flört, dost hayatı, zina, ev arkadaşlığı, arkadaşlık, kaçamak gibi kavramlarla bu büyük günah asla masum gösterilemez. Bedenin teşhir edilmesi, tesettüre uygun olmayan elbiselerin giyilmesi haramdır.” denilerek toplumsal bir yaraya parmak basması bizden çok onların bağırmasına yol açtı. Diyanet’in toplumsal ahlakı koruma hedefiyle gençleri evliliğe teşvik etmesiyle bilumum ahlaksızların biber tarlasına çomak soktu. Cami cemaatinden çok laik cemaati daha çok etkiliyor gibi hutbeler.
Yine başka bir hutbede “Günümüzde tatil organizasyonları, Allah’ın hükümlerini hiçe sayan, helal haram hassasiyetinden uzak, lüks ve israfın zirveye ulaştığı, arzu ve isteklerin sınır tanımadığı…” şeklindeki net üslup malum çevrenin her yerine iğnelerin batmasına yol açmıştır.
Yine başka bir Cuma Hutbesi'nde "Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” sözleri bütün imansızları saklandıkları delikten çıkarıp gün yüzüne çıkarmıştır. Diyanet hem bizi hem de yerli kafirleri şaşırtmaya devam ediyor.
Bu tayfa, Peygamberimizin verdiği hutbeleri de okusa sabahtan akşama kadar zıplar, hoplar… “Zıplamayan hoplamayan Müslüman” diye tempo tutarlar.
Ey laik, Kemalist ve Sosyalist cemaat! Biz de size tek cümlelik bir hutbe verelim: “Sizlik bir durum yok, birbirimize dinimizi anlatıyoruz, dağılabilirsiniz”
Açık bir şekilde sözü sağa sola çekmeden “Biz Allah’ın dinine karşıyız. Haram ve günah kelimelerine alerjimiz var” deyin daha çok rahat edersiniz.