PKK’nın silah bırakma sürecinin CHP’nin hoşuna gitmediğine dair pek çok yorum yapıldı. Sosyolojik ve psikolojik bu baskıdan olacaktı ki CHP’nin başında bulunan Özgür Özel çıkıp süreci desteklediğine dair açıklama yaptı.
Ama bugünlerde tekrar bu konunun gündeme gelmesini istiyorlar ki sormayın. Neden derseniz…
Bu aralar peş peşe gelen CHP’li belediyelerdeki rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarıyla, CHP tartışmaların odağında. CHP’nin Manavgat Belediye Başkan Yardımcısının odasında baklava kutusunda çıkan “Rüşvetin belgesi mi olur” sözünün sihrini bozan Eurolarla başı dertte. Sadece o mu? Neredeyse her gün CHP’li belediyelere yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile uyanıyoruz. Bu operasyonlar CHP’lilere stres gömleğini giydirdi. Sokak çağrıları, darbe imaları bunun göstergesi. Ne yapacaklarını bilemez durumdalar. Ekrem İmamoğlu’na mikrofon uzatabilseydik “Silkeleyin, demiştim de o kadar da değil yani” derdi. CHP’ye ne kış uyuyor ne de yaz. “Silkeleyin, demişlerdi. Silkelenince de ciyak ciyak bağırıyorlar. Muhalif medya “Silkeleyin” kelimesinin ayarlarıyla oynayarak CHP’lilere sık sık hatırlatıyorlar.
Hiç birisi de çıkıp göğsünü gere gere haklarında çıkan yolsuzluk iddialarına cevap veremiyor. Söyledikleri tek şey “Bütün bunlar iftira”. Her türlü iddiaya sadece iftira diyorlar da başka bir açıklama getirmiyorlar. Takdir edersiniz ki güçlü iddialar karşısında bu çok zayıf bir savunma. Bu şekilde stres gömleklerini yırtabileceklerini düşünüyorlar. Gündemin değişmesini o kadar çok istiyorlar ki! PKK’nin bir an önce silah bırakmalarını istiyorlar. Gündemin projektörleri başka tarafa çekilsin de ne olursa olsun.
Ayı, güneşli bir bahar gününde büyükçe bir kayanın dibinde kaylûle veya öğle şekerlemesi yapıyormuş. Onu öylece uzanmış gören tilkinin tilkiliği tutmuş. Büyükçe bir taşı kayanın dibinde dinlenen ayının üzerine bırakıvermiş. Taş isabet etmemiş, korkarak uyanan ayı haliyle altını kirletmiş. Kafasını kaldırdığında tilkinin kaçtığını görmüş. Tilkiyi kovalayıp yakalamış. Tilki o meşhur suç halinde yakalananların cevabını vermiş: “Bunu açıklayabilirim” demiş. Ayı: “Haydi açıkla bakalım” demiş. Tilki: “Şaka yaptım” diyerek CHP’liler gibi zayıf bir savunma vermiş. Tilkiyi kulağından tutan ayı onu uyuduğu kayanın dibine götürmüş ve taşın düşmesi esnasında korkudan altını kirlettiği pisliğini göstermiş: “Bu şaka mıymış?” diye sormadan edememiş.
Savcılar bu sefer her türlü rüşvet, irtikap, yolsuzluk iddialarına, her türlü belgeye, her türlü ifadeye, her türlü itirafçı itiraflarına “İftira” diyen CHP’lilerin kulağından tutup CHP’li Manavgat belediye başkan yardımcısının odasında bulunan içinde 110 bin euronun bulunduğu baklava kutusuna koyup “Bu da mı iftira” demiş. Bilumum CHP’liler ve belediye başkan yardımcısı tilki gibi “Şakacıktan almıştım” deseler şahsen şaşırmam.
Hasılı kelam; rüşvet fırınından çıkan, bilmem kaç katman baklava kutusundaki yeşil yeşil eurolar CHP’nin stratejisini, pratiğini, etkisini, DEM’lerden esinlerek paradigmasını her şeyini alt üst etti.
İktidar gibi CHP’nin de iki ayağı bir pabuçta. Anlaşıldığı kadarıyla bu memlekete yeni bir iktidar ve yeni bir muhalefet lazım. Başta CHP’lilere stres topu lazım, dedik. Gidişat onu gösteriyor ki her birimize birer stres topu lazım.