Lütfen bekleyin..
CHP, yıllardır şöyle veya böyle her zaman gündemde kalmayı başarıyor. Ancak şöyle bir durum var: CHP denildiğinde akla gelen şeyler ideolojik tartışmalar, ekonomik vaatler değil, doğrudan yolsuzluklar, taciz ve tecavüz skandalları oluyordu. Bu olaylar o kadar sıklaşmıştı ki, adeta partinin "marka değeri" haline gelmişti.
Geçen yıllar içerisinde CHP Kaş İlçe Başkanı’nın kamuoyuna yansıyan görüntüleri, Antalya Gençlik Kampında yaşananlar, CHP’li İzmir Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun’un kadın zabıta olayı, Mudanya İlçe Başkanı Hasan Yıldırım’ın kadın garson olayı, Sivas Akıncılar İlçe Başkanı Hüseyin Çiçek’in sınıf öğretmeni ile skandalı, Erzurum İlçe Başkanı Bülent Oğuz’un çaycı kadınla olayı…Liste uzun da uzun. Bunlar buz dağının görünen kısmıydı…Her biri utanç kaynağı…
Her olay sonrası kamuoyuna “Bir skandal daha…” denilerek arttı da arttı bu olaylar. CHP’de taciz tecavüz olayları ilgi görmemeye başladı. Bir nevi sıradanlaştı ve artık skandallar zinciri kimseyi enterese etmemeye başladı. Taciz ve tecavüz iddiaları CHP ile o kadar özdeşleşti ki, haber değeri kalmadı. Bir nevi normalleşme süreci gibi bir şey oldu. “Köpeğin insanı ısırması haber değildir” meselesi gibi oldu. Taciz, tecavüz ve CHP kelimelerini yan yana görenler habere ilgi göstermemeye başladı. Artık “İnsanın köpeği ısırması” gibi bir haber lazımdı ki ilgi çeksin. O da oldu hem de artık ötesi olmayacak şekilde. Pis siyasette Everest’in zirvesi yaşandı. CHP’lilerin, CHP’lileri aşağılamasının zirvesi oldu.
Bildiğiniz üzere bir dönem “CHP’in ağır topu” diye takdim edilen Gürsel Tekin, Çağrı Heyeti Başkanı olarak atanmıştı. İşte onun bir makam odası vardı. Ve o makamda bir koltuk. O koltuk artık yok. O koltuk da tecavüze uğradı. Biyolojik bir saldırıya maruz kaldı. O koltuk sindirim sisteminin en aşağılık ürünüyle kirletildi. Bu kirletme, sadece fiziksel bir kirletme değil aynı zamanda ruhsal ve ahlâkî bir kirlenmeydi de. Parti bağırsaklarında yıllardır biriken kin, nefret ve iç hesaplaşma, en ilkel haliyle dışa dışkı biçiminde vuruldu.
Sindirim sistem saldırısını nasıl bir sindirim koordinasyonuyla ayarladılarsa Tekin'in ve heyet üyelerinin odalarına pisliklerini bıraktılar. Temizlik görevlileri olaya müdahil oldular olmasına da bu pisliği hiçbir temizlik görevlisi temizleyecek güçte değildir. Sanki hiçbir temizlik operasyonu da bu pisliği temizleyemeyecek. Hangi temizlik görevlisi temizlemeye kalksa işin sonunda “Bu leke çıkmaz abi!” derdi. O pisliğin laboratuvarda tahlili yapılsa CHP'nin iç yapısındaki çürümenin somut göstergeleri olarak CHP’nin e-Nabzı’na girerdi.
Gürsel Tekin, “Daha önce de yaşadığımız olumsuzluklar oldu, ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ anlayışıyla meseleyi çözmeye çalıştık. Ama bardağı taşıran çok çirkin meseleler olunca şikâyetçi olduk" demiş. Ama “Yemekler yenilmiş bağırsaklarda kalmamış” diye eklemeyi unutmuş. “Kol kırılır yen içinde kalır” demesinin ne anlama geldiğini sanırım anlatmaya gerek yok.
CHP kelimenin tam anlamıyla pislendi. Köyün havuzuna pisleyenlerden nasıl ki asırlardır bahsediliyorsa İstanbul İl Başkanlığı’nın koltuklarına pisleyenler de asırlarca konuşulacak gibi. Bu koku siyaset ile ilgilenen herkesin burnunda da yıllarca tütecek.
Gelecek seçimde iktidarın eline de “CHP pislik partisi” etiketiyle saldırması gibi bir koz da geçmiş oldu. Neticede CHP’lilerin içinden çıkan ve CHP’lilerin koltuğuna rutin olmayan yollarla bırakılan bu pisliği, tepe tepe kullanacaklardır.