Hani bazen ibret olması açısından çok kısa Cuma Hutbeleri olur ya!
İmam hutbe için minbere çıkmış. O sırada da cami epey kalabalık. Ön saflarda biraz boşluk. Arka taraflar sıkışık. Biri ayağa kalkıp cemaate seslenmiş: “Allah rızası için herkes bir adım öne çıksın” demiş. Minbere çıkmış imam bunu duyunca vereceği hutbeyi gediğe koymuş: “Benim bütün söyleyeceklerim bu beyefendinin söylediğinden ibarettir; herkes bir adım öne çıksa hiçbir sorunumuz kalmaz” gibi.
Yine bu kısa ve öz hutbelere en çarpıcı örnek iki yıldır katil siyonist rejimin bombardımanı altında olan Gazze’de yaşandı. Minbere çıkan imam: "Ey insanlar, ben açım. Konuşacak gücüm yok. Sizler de açsınız, dinleyecek gücünüz yok. Kamet getir" diyerek minberden inerek namazı kıldırdı. Tarihe geçen dünyanın en kısa hutbesi olan bu hutbe 10 saniyede bitti.
Öyle zannediyorum ki, hatipler bu hutbenin açıklamasını yedi deve yükü olacak kadar kitapla açıklayabilirler. Bu hutbe, bütün hutbeleri içine alacak şekilde birkaç cümleye sıkıştırılmış hutbeydi.
Hani hakemler istifa ettiklerinde, hakemliği bıraktığında onlar için “Düdüğünü astı” derler ya! Sanırım imam olsaydım bu hutbeyi dinledikten sonra sarığımı asardım. Sade vatandaş olduğumuz için sarığımızı asamıyoruz ama yerin dibine giriyoruz.
Maalesef bu hutbe, bizim için bir utanç vesikası olarak tarihe geçti. Yazacak, söyleyecek çok sözümüz var ama ne yazık ki hiçbiri fayda etmiyor.
Maalesef Müslümanların yaptığı tek şey kınama. Normal kınama, şiddetle kınama ve en güçlü şekilde kınama. Sorsan eleştirsen cevapları da hazır: “Kınamayalım da gavur mu olalım”
“Bu din garip geldi, garip gidecek” ama bu kadar mı?
Çok kısa bir şey söylemek gerekirse herhalde; Müslümanın, Müslümanlaşması gerekir deriz.