Lütfen bekleyin..


Veysi DEMİR

Dilencilik Kültürü!

24 Mart 2022, 12:20 - Okunma: 983

Toplumumuzda son dönemlerde iyice artan dilenciler ve dilenciliğin artık bir meslek haline geldiğini ve istismar edildiğini görüyoruz.

Sosyal bilimcilerin yaptığı araştırmalarda geçtiği üzere, toplumsal bir gerçek olan “dilencilik olgusu” hemen hemen herkesin farkında olduğu kimi zaman dışlanan, kimi zaman da fertlerin vicdan muhasebesi yapmasına imkân tanıyan dilenciler, günlük yaşamın akışı içerisinde herkes tarafından fark edilen ancak çoğu zaman “görülmek istenmeyen” kesimler olarak karşımıza çıkıyor. Tarih boyunca dilencilik ile fakirlik arasında bir ilişki olduğu ve bunun sonucu olarak dilenciliğin bir kültür hâline geldiği araştırmalarda belirtiliyor.

Yıllardır devam eden dilencilik sorununun sadece zabıtaya havale edilerek çözüleceği sanıldı ancak sorun daha da büyüyerek devam etti. Özellikle Suriye iç savaşı sonrası gerek bölgemize gerekse ülkemize gelen mülteciler ile birlikte bu mağduriyet kullanıldı ve ilgisi olmayan kişiler de bu kimliği kullanarak toplumda halkın inanç ve vicdanını istismar ederek rant elde etme yoluna gitti.

Suriye iç savaşı yaşanmadan önce de toplumda belli bölgelerden gelen dilenciler akını yaşanır ve esnaf dilencilerden iş yapamaz duruma düşerdi. Suriye iç savaşı ve yaşanan mülteci akınından sonra eski dilencilerin yerini bunlar aldı. Artık kavşaklarda, camilerde, sokak başları ve işyerlerinde eski dilenciler yerine Suriyeli olduğunu ve mağdur olduğunu belirten dilenciler türemeye başladı. İç savaş ve mülteci akınının olduğu ilk dönemlerde devlet kurumları, STK’lar, yardım kuruluşları ve halk elinde ne varsa yardım amaçlı mültecilere ulaştırdı. Ne var ki aradan on yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen sanki yeni gelmişler gibi aynı şekilde dilenmeye devam ediyorlar. Oysa bu süre içerisinde her zorluğa rağmen düzenlerini kurup kimseye muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürmeleri gerekirdi. Anlamadığımız, ahlaki olmayan bir şekilde erkekler ortada yokken, sürekli olarak kadın ve çocuklar istismar edilerek dilendiriliyorlar.

Aynı dönemde bölgemiz ve ilimize Afgan mülteciler de yerleştirildi. Lakin Afganlar, Suriyelilerin aksine hiçbir şekilde dilenmiyorlar. Ya kendi mesleklerini icra ediyorlar ya da çalışacak bir iş bulup kimseye muhtaç ve yük olmadan çalışıyorlar. Yıllardır Batman’da olan Afgan mültecilerden rahatsız olan kimseyi görmedim. Herkes onlardan iyi ve saygıyla bahsediyor. Ancak Suriyeliler arasında birileri kadın ve çocukları dilendirilyor ve her tarafa gönderiyorlar. Ve dilenirken de ısrarcı bir tavır ile halka ve esnafa hayatı çekilmez hale getiriyorlar. Girmedikleri yer neredeyse yok. Camilerin içlerine kadar girip inanç ve vicdan istismarı yapıyorlar. Kadınlar iffetlerini düşünmeden kahvehanelere bile girip masalar arasında dolaşıp para istiyorlar. Bu olacak iş mi? Kadınlar yeni doğmuş çocukları ellerine alıp yetim diye yutturmaya çalışıyorlar. Peki, kadın ve çocuklar bunu yaparken erkekler ne yapıyor dersiniz… Hiçbir zaman yabancı karşıtı olmadım ve her türlü milliyetçilikten inancım gereği uzak durdum. Lakin ortada ırksal değil, ahlaki bir sorun var.

Yıllardır ekonomik kriz, kuraklık, pandemi ve şimdi de Ukrayna savaşından dolayı zor günler geçiren esnaf, bir de bu dilencilerin verdiği sıkıntılarla boğuşuyor. Günde yüzlerle sayılacak dilencinin gelmesi bir yana, müşterilerin kaçmasına da sebep oluyorlar. Zaten zor durumda olan esnafa iyice darbe vuruyorlar. Gelen müşteriye, ‘bana da al ihtiyacım var’ diyerek tariz ettiklerinden, o müşteri alışveriş yapmadan o işyerinden gidiyor.

Bu dilencilik sorunu öyle bir hal aldı ki, evden çıkamaz olduk. Camilerde artık huzurlu namaz kılınamıyor. Zaten camiler için sürekli istenen yardımlar sorunu bir yana, bir de dilenciler sorunu var. Evinize en zaruri ihtiyacı bile alamıyor ve dostlarınızla rahat bir ortamda oturup bir çay-kahve içemiyorsunuz.

Sonuç itibariyle; devlet ve toplum bu sorun karşısında etkili bir politika izlemelidir. Gerçek ihtiyaç sahipleri tespit edilip yardım edilmeli. İhtiyacı olmadığı halde dilenmeyi bir meslek, ahlak ve kültür haline getirenler ile mücadele edilmelidir. Tabi bu mücadele yalnız zabıtaya havale edilerek olmaz. Sosyal bilimciler, ilgili bakanlıklar ve devlet kurumları ile STK’ların ortak çalışması ile ancak çözülebilir. Çocuk ve kadınlar insan haysiyetini ayaklar altına alan dilenciliğe esir edilmekten kurtarılmalıdır.

Selam ve dua ile…

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
63 gün önce
133 gün önce
231 gün önce
287 gün önce
350 gün önce
357 gün önce
567 gün önce
609 gün önce
672 gün önce
1078 gün önce
1211 gün önce
1225 gün önce
1281 gün önce
1337 gün önce
1373 gün önce
1392 gün önce
1434 gün önce
1449 gün önce
1469 gün önce
1477 gün önce
1507 gün önce
1512 gün önce
1580 gün önce
1729 gün önce
1862 gün önce
2034 gün önce
2058 gün önce
2087 gün önce
2271 gün önce
2400 gün önce
2422 gün önce
2547 gün önce
2613 gün önce
2639 gün önce
2670 gün önce
2813 gün önce
2849 gün önce
2954 gün önce
2977 gün önce
3207 gün önce
3277 gün önce
3398 gün önce
3556 gün önce
3559 gün önce
3615 gün önce
3633 gün önce
3636 gün önce
3657 gün önce
3691 gün önce
3746 gün önce
3755 gün önce
3828 gün önce
3947 gün önce
3922 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=