Lütfen bekleyin..


Veysi DEMİR

Emaneti ehline veriyor muyuz?

21 Mart 2016, 10:21 - Okunma: 3229

İslam’ın temel prensiplerinden biri de emanettir. Fert ve toplum huzurunun temel esaslarından biri olan emanet, insanın güvenilir olması, kendisine herhangi bir şeyin korkusuzca teslim edilip, geri alınabilmesi demektir.

Emanet çok çeşitlidir ancak biz, toplumumuzun önemli sorun ve eksikliklerinden biri olan ‘Emaneti ehline vermek’ konusunu ele alacağız.

Ahzab 72’de Rabbimiz, emanetin, göklerin, yerin ve dağların çekemeyeceği kadar ağır ve önemli olduğunu belirtmektedir. İnsana yüklenen bu emanet, dini vazifelerle ilgili olan sorumluluktur. İslam alimlerinin çoğu, yukarıdaki ayette geçen “emaneti” dini vazifelerin tamamı, yani insanın yükümlü olduğu tüm emir ve nehiyler olarak değerlendirmişlerdir.
Kur’an’da, “Şüphesiz ki Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emrediyor.” -Nisa:58- buyrulmaktadır. Bazı alimler, bu ayetin özellikle yöneticiler ve hâkimler hakkında indiğini söylemişlerdir.

Tefsir ve hadis kitaplarında bu âyetin inzal sebebi şöyle anlatılır: Peygamberimiz (S.A.V.), Mekke’yi fethettiğinde, Kâbe’nin anahtarlarını müşrik olan Osman b. Talha’dan almak ister. Amcası Abbas da anahtarların kendisine verilmesini ister. Bunun üzerine bu âyet nazil olur ve Osman b.Talha, bu adaleti görünce Müslüman olur. -Müslim, Hac 390-

Her işin başına ehli olanı getirmek Müslümanların toplum ve devlet işlerinin her kademesinde geçerli ve her devirde cari olan bir emirdir.

Peygamber Efendimiz, rastgele kişileri işbaşına getirmemiş, işbaşına getireceği kişilerde, takvayla birlikte liyakat ve ehliyet vasfını aramış ve şöyle buyurmuştur: “Müslümanların bir işine bakan kimse, o işi daha iyi yapacak biri varken bir başkasına verirse Allah’a, Resûlü’ne ve müminlere hıyanet eder.”

Hz.Ömer de “Müslümanların başında bulunan kişi, dostluk veya akrabalık hatırına bir adamı bir işin başına getirirse Allah’a, Resûlüne ve Müslümanlara hıyanet etmiş olur.” demiştir.

O halde Müslüman devlet ve cemaat yöneticileri, bir işin başına en uygun kişiyi bulup getirmeleri, dostluk, ahbaplık, akrabalık vb. ayırımlar yapmamalıdırlar.

Müslümanlar, insanlar arasında hüküm verme görevini üstlendiğinde, adaletle hükmetmekle yükümlüdürler. Adaletin ayırımsız ve kayırmasız uygulamasını insanlık sadece Müslümanların egemenlik dönemlerinde, insanlığa önderlik ettiği yerlerde ve zamanlarda görebilmiştir. 

İşi ehline verme, aslında bir basiret ve feraset işidir. Kâinatın iftihar tablosu, her hususta olduğu gibi bu hususta da zirvedeydi. O, yanına en sadık dost olarak Hazreti Ebû Bekir'i seçerken de, Habeşistan'a gönderdiği heyetin başına Cafer b. Ebi Tâlib'i seçerken de, Medine'ye ilk mürşid olarak Mus'ab b. Umeyr'i gönderirken de, hicretinde yatağına Hz.Ali'yi bırakırken de, harp meydanında elinde kılıçlaşan sopayı Ebu Dücâne'ye verirken de, Kureyşli müşriklerle Yahudilerin ittifakını bozma misyonunu Nuaym b. Mesut'a verirken de, başkasını değil Hz.Huzeyfe'yi sırdaş edinirken de, Mekke'de istihbarat yapmak üzere Hz.Abbas'ı bırakırken de ve mali mevzularda Erkam b. Ebî Erkam'ı seçerken de hep isabet etmiştir. Her birini kabiliyetlerine göre görevlendirmiş. Hepsi de işin ehli olarak ellerinden geleni yapmış ve misyonlarını hakkıyla eda etmişlerdir... -A.Halim Seçkin: Doğruhaber Gazetesi-

İslam’da toplumsal hayatın temelini geniş kapsam ve bütün anlamları ile emanet nasıl oluşturuyorsa, egemenliğin-hükümranlığın temelini de adalet oluşturur.

Bir işyerinde çalıştıracağımız bir yönetici veya işin herhangi bir kademesinde görevlendireceğimiz bir kişinin, işin ehli olup olmadığına dikkat ettiğimiz gibi, halk olarak başımıza yönetici seçtiğimizde 'ehliyet' ve 'adalet' ilkelerine dikkat ediyor muyuz? Yine hizmet amaçlı kurulan STK ve cemaatlerde de aynı itina ile dikkat ediyor muyuz acaba?

Şahsi ihtirasları ve çıkarları uğruna ümmeti ve Müslüman cemaatleri farklı kesim ve hiziplere ayıranları, ehil olmayan kişileri, 'sırf sevdikleri ve sözlerini dinliyorlar' diye iş başına getirenlerin vay haline!

“İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” -Buharî, İlim 2-

“Dört şey sende varsa artık dünyadan kaybettiklerine üzülme: Emaneti korumak, doğru söylemek, güzel ahlâk ve helal rızık.” -Ahmed b. Hanbel-

ALLAH(CC) bizleri hakkıyla iman eden ve emanete sadık kullarından eylesin... Wesselam...

Etiketler : Emaneti ehline verme,
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
77 gün önce
483 gün önce
616 gün önce
630 gün önce
686 gün önce
742 gün önce
777 gün önce
797 gün önce
839 gün önce
854 gün önce
1133 gün önce
1267 gün önce
1439 gün önce
1462 gün önce
1491 gün önce
1676 gün önce
1805 gün önce
1827 gün önce
1951 gün önce
2018 gün önce
2044 gün önce
2075 gün önce
2217 gün önce
2254 gün önce
2359 gün önce
2382 gün önce
2612 gün önce
2682 gün önce
2803 gün önce
2961 gün önce
2963 gün önce
3020 gün önce
3038 gün önce
3041 gün önce
3062 gün önce
3096 gün önce
3151 gün önce
3160 gün önce
3233 gün önce
3351 gün önce
3326 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=