Lütfen bekleyin..


Veysi DEMİR

Hoş geldin! Kutlu Nebi!

21 Aralık 2015, 10:40 - Okunma: 3405

Yine bir mevlid kandiline ulaşmanın sevinci içindeyiz. Alemlere rahmet olarak gönderilen, tek önder ve örneğimiz, iki cihan serverimiz Hz.Muhammed (S.A.V)’in doğum yıldönümünü idrak etmenin mutluluğunu, ümmetin içinde bulunduğu sıkıntılı duruma rağmen sevinçle karşılıyoruz. Evet, bu Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece (yarın) hicri takvime göre mübarek Mevlid kandilidir. Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi, asırlardır Müslümanlar tarafından ‘Mevlid Kandili’ olarak kutlanmaktadır.

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.s.) Hicri 571 yılında Kameri aylardan Rebiu'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.

Merhum Mustafa Asım Köksal’ın İslam Tarihi adlı eserinde anlattığına göre: “İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır'da hüküm süren Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir. Sünnilerde ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yılında (Miladi 13.asırda), Selahaddin Eyyubi'nin eniştesi ve Erbil Atabeyi Melik Muzafferuddin Gökbörü tarafından tertiplenmiştir. Uzun hazırlıklarla düzenlenen merasimler, bütün halkı kapsayan bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakih, sûfi, vaiz ve diğer âlimleri Erbil'e çağırır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi. Daha sonra, değişikliğe uğrayarak, Mekke'de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır. Mekke ve Medine'den sonra mevlid merasimleri, İslam coğrafyasının her tarafında birbirinden farklı şekillerde tertiplenmeye başlanmış ve bugüne kadar sürekliliğini korumuştur.”

Süleyman Çelebi’nin kaleme aldığı Vesiletu’n Necat isimli şiir (Türkçe mevlid) ve 1467 yılında Hüseyin Batei’nin yazdığı mesnevi (Kürtçe mevlid), yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okunması bu geleneğin bugünde canlı bir şekilde devam etmesi, Peygamber sevgisi etrafında teşekkül eden ruhun ifadesidir.

Günümüz insanının O’nun ahlak ve sünnetine, örneklik ve rehberliğine, manevi önderliğine ihtiyacı vardır. Kan, şiddet, terör ve savaşların pençesinde inleyen dünyamız; kin nefret ve intikamı, sevgi, muhabbet ve rahmete dönüştüren iki cihan Peygamberimizin sıcak soluğuna, rahmet yüklü mesajına her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. Peygamberimiz senede bir defa doğumu münasebetiyle değil, her zaman ezanlarda, namazlarda, zikirlerde ve daha pek çok yerlerde anılıyor. Şüphe yok ki, O, insanlık için bir önder, Allah'ı sevenler ve O'nun rahmetini ümit edenler için güzel bir örnektir. -Ahzab 21-

Özellikle son yıllarda kutlu doğum haftası vesilesi ile düzenlenen programlar manevi bir şölen havasında geçmektedir. Peygamberimizi anlamak, anlatmak ve yaşamaktan maksat; evrensel olan risaletini, yüksek ahlakını, faziletini, adalet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulamaya gayret etmektir. Çünkü Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yolu, Hz.Peygamber’e uymak onun Kur’an ahlakı olan ahlakıyla ahlaklanmaktır. “De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” -Al-i İmran: 31-

Unutmayalım ki;

Alemlere rahmet olarak gönderilen -Enbiya Suresi: 107- Peygamberimizin doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilahiler söylemek ve kandil simitleri dağıtmak yeterli değildir. O'nun doğumunu anmaktan asıl gaye; insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve sebatını, kerem ve cömertliğini, fazilet ve cesaretini kısaca insanlığa sunduğu erdemi ve hayat biçimini anmaktır. Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlanmasına ermenin tek yolu, Peygamberimizin (S.A.V.) yolundan gitmektir. O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.

Efendimiz buyurdu ki:

"Ey insanlar! Size iki şey bırakıyorum: Onlara sımsıkı sarılırsanız, hiçbir zaman dalâlete düşmezsiniz. Onlar: Allah'ın kitabı ve Peygamberi'nin sünnetidir." Bu sebepten dolayı, her Müslüman Sünnet-i Seniyyeyi yaşamayı vazife olarak bilmeli ve gereğini yerine getirmelidir... Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, bu gecenin manevi zenginliğinden istifade etmeye çalışalım. Kutlu doğumun sevinci ve bereketi ile bayram misali çocuklarımızdan ve ailemizden başlayarak yetim, fakir, kimsesiz ve muhtaçları sevindirelim.

Yazımızı Ahzab 56 ayetiyle sonlandıralım: “Gerçekten Allah ve Melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.” Allahume Salli A'la Seyyidina Muhammed ve a'la âli Muhammed…

Etiketler : kutlu doğum, kutlu Nebi, kandil,
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
68 gün önce
474 gün önce
607 gün önce
621 gün önce
678 gün önce
733 gün önce
769 gün önce
788 gün önce
830 gün önce
845 gün önce
1125 gün önce
1258 gün önce
1430 gün önce
1454 gün önce
1483 gün önce
1667 gün önce
1797 gün önce
1818 gün önce
1943 gün önce
2010 gün önce
2036 gün önce
2066 gün önce
2209 gün önce
2245 gün önce
2350 gün önce
2373 gün önce
2604 gün önce
2673 gün önce
2794 gün önce
2952 gün önce
2955 gün önce
3011 gün önce
3029 gün önce
3032 gün önce
3053 gün önce
3087 gün önce
3142 gün önce
3151 gün önce
3224 gün önce
3343 gün önce
3318 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=