Lütfen bekleyin..


Veysi DEMİR

Hoş geldin! Kutlu Nebi!

21 Aralık 2015, 10:40 - Okunma: 3616

Yine bir mevlid kandiline ulaşmanın sevinci içindeyiz. Alemlere rahmet olarak gönderilen, tek önder ve örneğimiz, iki cihan serverimiz Hz.Muhammed (S.A.V)’in doğum yıldönümünü idrak etmenin mutluluğunu, ümmetin içinde bulunduğu sıkıntılı duruma rağmen sevinçle karşılıyoruz. Evet, bu Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece (yarın) hicri takvime göre mübarek Mevlid kandilidir. Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi, asırlardır Müslümanlar tarafından ‘Mevlid Kandili’ olarak kutlanmaktadır.

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.s.) Hicri 571 yılında Kameri aylardan Rebiu'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.

Merhum Mustafa Asım Köksal’ın İslam Tarihi adlı eserinde anlattığına göre: “İslâm dünyasında mevlid merasimi ilk defa, Mısır'da hüküm süren Fatımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir. Sünnilerde ilk mevlid merasimi, Hicri 604 yılında (Miladi 13.asırda), Selahaddin Eyyubi'nin eniştesi ve Erbil Atabeyi Melik Muzafferuddin Gökbörü tarafından tertiplenmiştir. Uzun hazırlıklarla düzenlenen merasimler, bütün halkı kapsayan bir şekilde düzenlenirdi. Muzafferuddin, çevre bölgelerden fakih, sûfi, vaiz ve diğer âlimleri Erbil'e çağırır ve kutlamalar gayet debdebeli bir şekilde cereyan ederdi. Daha sonra, değişikliğe uğrayarak, Mekke'de de mevlid merasimleri tertiplenmeye başlanmıştır. Mekke ve Medine'den sonra mevlid merasimleri, İslam coğrafyasının her tarafında birbirinden farklı şekillerde tertiplenmeye başlanmış ve bugüne kadar sürekliliğini korumuştur.”

Süleyman Çelebi’nin kaleme aldığı Vesiletu’n Necat isimli şiir (Türkçe mevlid) ve 1467 yılında Hüseyin Batei’nin yazdığı mesnevi (Kürtçe mevlid), yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okunması bu geleneğin bugünde canlı bir şekilde devam etmesi, Peygamber sevgisi etrafında teşekkül eden ruhun ifadesidir.

Günümüz insanının O’nun ahlak ve sünnetine, örneklik ve rehberliğine, manevi önderliğine ihtiyacı vardır. Kan, şiddet, terör ve savaşların pençesinde inleyen dünyamız; kin nefret ve intikamı, sevgi, muhabbet ve rahmete dönüştüren iki cihan Peygamberimizin sıcak soluğuna, rahmet yüklü mesajına her zamankinden daha çok ihtiyacı vardır. Peygamberimiz senede bir defa doğumu münasebetiyle değil, her zaman ezanlarda, namazlarda, zikirlerde ve daha pek çok yerlerde anılıyor. Şüphe yok ki, O, insanlık için bir önder, Allah'ı sevenler ve O'nun rahmetini ümit edenler için güzel bir örnektir. -Ahzab 21-

Özellikle son yıllarda kutlu doğum haftası vesilesi ile düzenlenen programlar manevi bir şölen havasında geçmektedir. Peygamberimizi anlamak, anlatmak ve yaşamaktan maksat; evrensel olan risaletini, yüksek ahlakını, faziletini, adalet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulamaya gayret etmektir. Çünkü Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yolu, Hz.Peygamber’e uymak onun Kur’an ahlakı olan ahlakıyla ahlaklanmaktır. “De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” -Al-i İmran: 31-

Unutmayalım ki;

Alemlere rahmet olarak gönderilen -Enbiya Suresi: 107- Peygamberimizin doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilahiler söylemek ve kandil simitleri dağıtmak yeterli değildir. O'nun doğumunu anmaktan asıl gaye; insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve sebatını, kerem ve cömertliğini, fazilet ve cesaretini kısaca insanlığa sunduğu erdemi ve hayat biçimini anmaktır. Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlanmasına ermenin tek yolu, Peygamberimizin (S.A.V.) yolundan gitmektir. O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.

Efendimiz buyurdu ki:

"Ey insanlar! Size iki şey bırakıyorum: Onlara sımsıkı sarılırsanız, hiçbir zaman dalâlete düşmezsiniz. Onlar: Allah'ın kitabı ve Peygamberi'nin sünnetidir." Bu sebepten dolayı, her Müslüman Sünnet-i Seniyyeyi yaşamayı vazife olarak bilmeli ve gereğini yerine getirmelidir... Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, bu gecenin manevi zenginliğinden istifade etmeye çalışalım. Kutlu doğumun sevinci ve bereketi ile bayram misali çocuklarımızdan ve ailemizden başlayarak yetim, fakir, kimsesiz ve muhtaçları sevindirelim.

Yazımızı Ahzab 56 ayetiyle sonlandıralım: “Gerçekten Allah ve Melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.” Allahume Salli A'la Seyyidina Muhammed ve a'la âli Muhammed…

Etiketler : kutlu doğum, kutlu Nebi, kandil,
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
63 gün önce
126 gün önce
133 gün önce
344 gün önce
385 gün önce
449 gün önce
854 gün önce
988 gün önce
1002 gün önce
1058 gün önce
1113 gün önce
1134 gün önce
1149 gün önce
1168 gün önce
1210 gün önce
1225 gün önce
1245 gün önce
1253 gün önce
1283 gün önce
1288 gün önce
1356 gün önce
1505 gün önce
1638 gün önce
1811 gün önce
1834 gün önce
1863 gün önce
2047 gün önce
2177 gün önce
2198 gün önce
2323 gün önce
2390 gün önce
2416 gün önce
2446 gün önce
2589 gün önce
2626 gün önce
2731 gün önce
2754 gün önce
2984 gün önce
3053 gün önce
3174 gün önce
3332 gün önce
3335 gün önce
3391 gün önce
3409 gün önce
3412 gün önce
3433 gün önce
3467 gün önce
3522 gün önce
3531 gün önce
3604 gün önce
3723 gün önce
3698 gün önce

RSS
© 2025 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=