19 aydır Gazze Şeridi’nde devam eden soykırım savaşı bütün acımazlığı ile dünyanın gözü önünde devam ediyor. İsrail Terör Örgütü (İTÖ), destekçileri büyük şeytan ABD, İngiltere ve diğer emperyalist devletlerin sınırsız destek ve yardımları ile insanlık tarihinde görülmemiş şekilde insanlık ve savaş suçlarını pervasızca işliyor.
İTÖ, hesap verme korkusu olmadan her türlü vahşet ve alçaklığı insanlığın ve ölü taklidi yapan ümmetin gözüne sokarcasına yapıyor. Ağır bombalarla sivillere saldırması yanında, uyguladığı abluka ile gıda, ilaç, tedavi ve sudan mahrum bırakarak kitlesel ölümlere zemin hazırlıyor. Defalarca cami, okul, kilise, BM binaları, yardım kuruluşları, hastaneleri ve sivillerin kaldığı çadırları bombaladı. Uyguladığı vicdansız abluka ile açlık ve gıdasızlığı silah olarak kullanarak çocukların açlıktan ölümüne sevinen bir düşman ile karşı karşıyayız.
Bütün bu vahşet, insani krizler ve trajik olaylar olurken halkı Müslüman olan ülkeler ve yöneticileri ne yapıyor? Gündemlerinde neden Gazze yok? Gazze’de insanı insanlıktan utanır hale getiren soykırım savaşında ümmetin ve dünyanın müdahale etmesi için daha ne olması gerekiyor?
Bu kan dökmekten zevk alan vampir topluluğunun vahşeti karşısında Yemen’in kahraman halkı ve yönetimi dışında neden kimse görevini yapmıyor? Her ülkenin neden farklı öncelikleri ve üretilen mazeretleri var? Neden Gazze soykırımı önceliğimiz ve gündemimiz değil? Neden batı halkları Müslüman halklardan daha çok bu kanlı düzene isyan ediyor?
Ülkemizde hafta sonu Adana, İstanbul ve Ankara’da yapılan yürüyüşlerle İTÖ ve ABD protesto edildi. Çarşamba günü akşam da Batman’da büyük bir yürüyüş yapılacağı duyuruldu. Toplum kesimlerinde eski canlılık ve duyarlılık maalesef artık yok. Basına ve haber kanallarına bakıyoruz da Gazze soykırımı ve yaşanan mezalim başka gündemlerin gölgesinde kalıyor. Geçen yıl bir futbol maçında bir hakeme atılan yumruk Gazze’de o dönemde katliama maruz kalan on binlerce candan daha çok konuşulduğu gibi; şimdi de toplumu kışkırtmaktan, yalan, dolan ve entrikadan başka marifeti olmayan bir “siyaset cambazı”na atılan bir tokat, Gazze Şeridi’nde öldürülen çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 52 binden fazla sivilin hayatı ve yaşadıkları zorlu imtihandan daha fazla konuşuldu. İTÖ’nün Suriye’ye ağır hava saldırısı ve Türkiye ile karşı karşıya gelmesi bile gündem olmadı.
“Kör Ölür Badem Gözlü Olur, Kel Ölür Sırma Saçlı Olur” atasözünü bize hatırlatan üzüntü verici bir olay ile de neredeyse bir aydır gündem meşgul ediliyor. Milletvekili Sırrı Süreyya Önder geçirdiği kalp krizi sonrası 18 gün boyunca hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. İmralı heyetinde yer aldığı için bu sıra çok gündem oldu ve ölümü halkta ve medyada makes buldu. Buraya kadar bir sorun yok. Tabi ki biz de Önder’in vefatına üzüldük. Lakin her konuda olduğu gibi ya ifrat veya tefrite kaçıyoruz. Özellikle hükümete yakın kanallar ve yorumcuları izlerken şok oluyoruz. Düne kadar “terör yandaşı” dahil demediğinizi bırakmadığınız şahsa ne oldu da şimdi methiyeler düzüyorsunuz? Utanmasanız ve yetkiniz olursa Hristiyanlarda olduğu gibi “Aziz” ilan edecekseniz. Bir şeyi de ölçülü yapın. Bir vefat ve bir tokat olayını bu kadar abartmayın.
Nihayetinde ne olursa olsun Gazze soykırımı ve direnişi sürekli gündemimizde olmalıdır. İTÖ yok oluncaya kadar mücadeleye ve boykot dahil her türlü desteğe devam edelim. HÜDA PAR’ın Meclis’e sunduğu soykırıma katılan çifte vatandaşların yargılanması yasa teklifinin acilen geçmesi için baskıyı artıralım.
Selam ve dua ile…